|
|
|
|
|
|
'Bush ve Blair soruşturulmalı'
''Irak Dünya Mahkemesi (WTI)'' kararında, başta ABD Başkanı George W. Bush ve İngiltere Başbakanı Tony Blair olmak üzere sorumlular hakkında kapsamlı soruşturma yapılması gerektiği belirtildi.
Çeşitli sivil toplum kuruluşları, akademisyen ve hukukçuların öncülüğünde düzenlenen WTI'ın Darphane-i Amire'deki 3 günlük oturumlarının ardından ''Vicdan Jürisi''nin karar ve tavsiyeler metni,Armada Otel'de düzenlenen basın toplantısında Jüri Başkanı Hintli yazar Arundhati Roy tarafından okundu.
Karar metninde, 2003 yılı Şubat ayında, Irak'a savaş ilan edilmeden önce dünya genelinde milyonlarca göstericinin protestolar düzenlediği belirtilerek, bu çağrıların karşılık bulmadığı ve hiçbir uluslararası kurum ya da kuruluşun, ABD ile İngiltere'nin şiddetine karşı durma vicdanını gösteremediği kaydedildi.
Aradan geçen 2 yıllık süreçte Irak'ın işgal ve talan edildiği anlatılan metinde, ''Irak'a yapılan saldırı, aynı zamanda adalet, özgürlük, güvenlik gibi kavramlara, geleceğimize, hepimize yapılan bir saldırıydı. Biz, vicdan sahibi insanlar olarak ayağa kalktık ve barışçıl, adil bir gelecek istemiyle Irak Dünya Mahkemesi'ni oluşturduk'' ifadesine yer verildi.
Mahkemenin temel amacının, Irak savaşı hakkındaki gerçekleri mümkün olabildiğince gün yüzüne çıkarmak ve Irak halkına karşı adaletin sağlanması ile sorumluların hesap vermesinin önemini vurgulamak olduğu kaydedilen metinde, şöyle denildi:
''Irak Dünya Mahkemesi'nin meşruiyeti, insanlığın ortak vicdanına dayanmaktadır. Biz vicdan jürisi, 10 ayrı ülkeden bir araya gelip İstanbul'da toplandık. İddia heyeti ve Irak, ABD ve Birleşik Krallık'tan gelen toplam 54 katılımcının tanıklıklarını dinledik.
ABD ve Birleşik Krallık hükümetlerinin Irak'ın 2003 Mart'ındaki yasadışı işgali öncesinde uluslararası kamuoyuna sundukları kanıtların yanlışlığı ortaya çıkmıştır. Gerçek amaç, Ortadoğu'yu baskı ve denetim altında tutmaktır. Ortadoğu'da hegemonya kurmanın nedeni, dünyanın en büyük petrol rezervleri üzerinde kontrol elde etmek ve ABD'nin bölgedeki stratejik müttefiği İsrail'in konumunu güçlendirmektir.Irak'ta kitle imha silahlarının varlığına ve Saddam Hüseyin rejimi ile El-Kaide terör örgütü arasındaki ilişkiye dair düzmece kanıtlar, bağımsız bir ulusa karşı 'önleyici saldırı' düzenlemek için gereken kamuoyu desteğini sağlamak üzere 'imal edilmiştir'.
Kendi gündemlerini oluşturmak pahasına Bush ve Blair, dünyanın dört bir yanındaki milyonların tepkisine kulaklarını tıkamış, tarihin en haksız, ahlaksız ve korkakça savaşlarından birini gerçekleştirmiştir.''
SAVAŞIN YOL AÇTIĞI HASAR
Kararda, Irak'ta işgalin ardından insan güvenliği, altyapı, sağlık, eğitim, çevresel, ekolojik ve arkeolojik alanda oluşan büyük hasara dikkat çekilerek, ''İşgal ile birlikte Irak'taki etnik ve dinsel ayrılıklar, Irak toplumunun ulus kimliğinin ve bütünlüğünün zayıflatılması amacıyla bilinçli olarak kışkırtılmıştır'' denildi.
1991'den işgale kadar süren yaptırımların, binlerce insanın acı çekmesine ve ölümüne neden olduğu belirtilen metinde, savaşta en az 100 bin insan öldürüldüğü, 60 bin insanın ABD hapishanelerinde herhangi bir yargı işlemine tabii tutulmadan,insani olmayan koşullar altında tutulduğu, binlerce insanın kaybolduğu ve işkencenin artık sıradan bir olay haline geldiği savunuldu.
İşgal güçlerinin, aynı zamanda ülkenin petrolünün denetimini de ele geçirdiği iddia edilen kararda, ''işgal himayesinde oluşturulmuş yasa ve kurumların, hem yasal, hem de ahlaki zeminden yoksun olduğu, henüz sonuçlanmış olan seçim, Kurucu Meclis, var olan hükümet ve Anayasa Taslak Komitesi'nin bu nedenle gayrimeşru olduğu'' iddia edildi.
TAVSİYELER
İşgale karşı yoğun bir muhalefet bulunduğu ve uluslararası yasalarda belirtilen ilkelere göre bu halk hareketinin meşru olduğu savunulan karar metninde, şu tavsiyelerde bulunuldu:
''Koalisyon güçleri hiç zaman kaybetmeden ve koşulsuz olarak Irak'tan çekilmelidir. Koalisyon devletleri, gerçekleştirdikleri yasadışı istila ve işgal ile yol açtıkları insani, ekonomik, ekolojik ve kültürel yıkım nedeniyle Irak'a ve Irak halkına tazminat ödemelidirler. İşgal süresi içinde yapılan ve Irak halkının çıkarlarına aykırı gördüğü bütün yasa, mukavele, anlaşma ve kurumlar geçersiz sayılmalıdır.
Guantanamo hapishanesi ve yabancı ülkelerdeki bütün diğer ABD askeri hapishaneleri kapatılmalı, mahkumların adları açıklanmalı, savaş tutsağı statüsünde oldukları kabul edilip yasal hakları tanınmalıdır. Irak'ta saldırı suçu ve insanlığa karşı suç işlemekten sorumlu olanlar hakkında, başta Amerika Birleşik Devletleri Başkanı George W. Bush, İngiltere Başbakanı Tony Blair ve koalisyon ülkeleri hükümet yetkilileri olmak üzere kapsamlı bir soruşturma yapılmalıdır.
Bu yasadışı savaşa katılanları, örneğin kasten yalan söyleyen gazetecileri, ırkçı, etnik ve dini nefreti körükleyen büyük şirketlere ait medya kuruluşlarını ve bu savaştan çıkar sağlayan çok uluslu şirketlerin üst düzey yöneticilerini ahlaken ve kişisel olarak sorumlu tutacak hesap sorma süreci başlatılmalıdır.''
''ABD VE İNGİLİZ MALLARINI BOYKOT''
Söz konusu şirketlerin isimlerinin de sayıldığı metinde, ''Savaştan doğrudan kar elde eden ABD ve İngiliz şirketlerine karşı harekete geçilmelidir. Bu eylemler, bu şirketlerin ofislerini kapatmak, mallarını boykot etmek ve hissedarlarına hisselerini elden çıkartmaları için baskı yapmak gibi doğrudan eylem biçimlerini içerebilir'' ifadesine yer verildi.
Metinde, ordu mensuplarının vicdanlarının sesini dinlemeleri ve yasadışı bir savaşa katılmayı reddetmeleri gerektiği savunularak, ''vicdani retçilere siyasi sığınma hakkı'' tanınması gerektiği kaydedildi.
Yabancı ülkelerdeki tüm ABD üslerinin kaldırılması için açılan uluslararası kampanyaların güçlendirilmesi istenen metinde, ayrıca şu görüşlere yer verildi:
''Tüm dünya halkları, hükümetlerinin Irak'taki işgale maddi, lojistik ve manevi destek vermek girişimlerine direnmeli ve bunu reddetmelidirler. Biz vicdan jürisi üyeleri olarak, bu tavsiyelerin uluslararası kurumların, korku ve çıkarlar değil halkların iradesi doğrultusunda yeniden şekillendiği, gazetecilerin ve aydınların sessiz kalmadıkları, dünyanın halklarının iradesinin merkezde olduğu ve insan güvenliğinin devlet güvenliği ile şirket kararlarından önce geldiği bir dünya için gereken zemini hazırlayacağını umuyoruz.''
Daha sonra gazetecilerin sorularını yanıtlayan Roy, mahkemenin amacına ulaşıp ulaşmadığına ilişkin bir soru üzerine, ''Gelecek kuşaklara bugüne ait bilgi ve belgeleri aktarmak gerekiyor. Bu açıdan kısmi olarak amacımıza ulaştığımızı söyleyebilirim'' dedi.
Jüri üyesi Ayşe Erzan da, başka bir soru üzerine, karar metninin bütün ilgili kişilere ulaştırılacağını belirterek, ''Bu metnin uluslararası mahkemelere bir nevi suç duyurusu biçiminde yansıtılması gerektiği üzerinde de fikir birliğimiz var'' diye konuştu.
(AA)
|
|
|
|
|
|
|
|
|