|
|
Sürdürülebilir büyüme ve kurumsallaşma
Geçenlerde İstanbul'da düzenlenen bir bilimsel toplantıda sürdürülebilir büyüme tartışıldı . Davet edilmeme karşın Anadolu'da olmam nedeniyle toplantıya katılamadım. Sunulan tebliğleri TÜSİAD'ın web sitesinden temin edip okudum.
Etkinlik önemli Bu tebliğler arasında Daron Acemoğlu'nunki gerçekten de ilgi çekici ve çarpıcıydı. Prof. Acemoğlu, ABD'deki MIT Üniversitesi'nde öğretim üyesi. Bu yıl, en prestijli ödüllerden biri olan John Bates Clark Ödülü'nü aldı. Değerli bir iktisatçı. Toplantıda, yıllardır üzerinde uğraş verdiği büyümede kurumsallaşmanın rolünü, sürdürülebilir büyümeye uyarlayarak ve Türkiye'ye de yollamalar yaparak bir bildiri halinde sunmuş. Daron Acemoğlu'na göre büyüme, fiziksel sermayeye, insan kaynağına ve etkinliğe dayanıyor. Özellikle etkinliği artırmak ve teknolojiyi geliştirmek şart. Bunu gerçekleştirecek araçlar ise insan kaynağına, teşviklere ve iyilerin seçimine bağlı. İşte bunların hepsinin temelinde kurumsallaşma yatıyor. Bu bağlamda, teşvikler önemli yer tutuyor. Ancak, buradaki teşvik bizim anladığımız vergi ve bütçe kaynaklarına dayalı olanlardan değişik. Acemoğlu'nun kastettiği teşvik, yatırımı yapanın haklarının korunması. Yeni keşfettiği ya da satın alıp yatırımı dönüştürdüğü teknolojinin başkaları tarafından çalınmasına mani olan veya daha sonra beklemediği vergilerle karşılaşmayacağını garanti eden bir sistemin kurulması teşviğin içeriğini oluşturuyor... Bunun için ise kurumsallaşma ve demokrasi gerekiyor. Sistemde iyi ve etkin olanların seçim süreci ise, Schumpeter'in "yaratıcı yıkıcılığı" ile ilişkili. Buna göre iyi yönetilen ve yeni teknolojiyi geliştiren, ya da kullanan kurumlar diğerlerini yavaş yavaş piyasadan silerler. Etkin olanlar sistemde kalırlar. Diğerleri yok olur. Bunun için gerekli şart, etkin olmayanı koruyan siyasi ve ekonomik güçlerin olmamasıdır. Etkinlerin seçim süreci Schumpeter kuralına göre devam ederse, ülke rekabetçi bir yapıya kovuşur.
Gerekli ve yeterli şartlar Fiziksel ve insan kaynağına sahip olma ile etkinliği gerçekleştirme, sürdürülebilir büyüme için gerekli şartlar. Ancak yeterliliği için kurumsallaşma şart. Bunun en önemli engeli ise ellerinde ekonomik ve politik güçleri tutanlar. Bunlar güçlerinin limitlenmesini ve sistemde ekonomik hürriyetlerin artmasını istemezler. Eğer, etkin bir demokratik rejim ve kurumsallaşması yüksek bir ortam yaratılırsa sorun büyük ölçüde çözümlenebilir. Sürdürülebilir büyümeye ortam yaratılabilir. Acemoğlu'na göre, beklenmeyen tehlikeler içermesine karşın önemli fırsatlar sunan küreselleşme ve yeni teknolojiler bu noktada herkesi zorluyor. Bu çerçevede Türkiye için, siyasi ve ekonomik kurumsal reformların devamı hayati önem taşıyor. Avrupa Birliği bu fırsatı Türkiye'ye sağlıyor. Bunun yanında yabancı sermayeyi de çekmek lazım. Zira doğrudan yabancı sermaye yeni teknolojileri getiriyor, bunun yollarını gösteriyor. Sürdürülebilir büyümeye ulaşmak daha kolaylaşıyor. Prof. Acemoğlu'nun saptamaları son derecede yerinde ve doğru nitelikler taşıyor. Türkiye'nin geçirdiği sancıların altında, büyük ölçüde, elde ettiği gücü ne pahasına olursa olsun başkaları ile paylaşmak istemeyen ve etkinleşmeyi ikinci plana atan yaklaşımların yattığını hepimiz biliyoruz. Umarım kurumsal reformlarla bu süreci aşarız.
|