Bankaların denetimi ciddi bir iştir
Merkez Bankası'nda görevdeyken profesyonel dostlarımdan birisi de o tarihlerde Federal Reserve Bank of New York'un Başkanı William Mc Donald'dı. ABD Merkez Bankası'nın en önemli bölge bankası olan bu kuruma, New York'ta bulunan bankaları denetleme görevi de verilmişti. New York'a yaptığım ziyaretlerden birinde kendisine uğramıştım. Konu döndü dolaştı, bankaların denetimine geldi. "Bak" dedi, "sana en etkin denetim şeklinin nasıl olduğunu anlatayım. Banka Murakıplarınca yapılan denetim ile ilgili bulgulara göz attıktan sonra, bankanın genel müdürünü (CEO) çağırırım. Toplantıda ikimizden başkası olmaz. Eksikliklerini ve neleri yapması gerektiğini kendisine söylerim. Üç ay sonra gel, duruma tekrar bakalım derim. Bu süreç her banka için geçerlidir. Banka yönetimi yapılacakları yerine getirmemiş ise gereği neyse yaparım."
Türkiye'de geçerli mi? Anlattığı, gerçekten de etkileyici ve güçlü bir denetim şekliydi. Türkiye'de banka denetiminde Merkez Bankası'nın görevli olmadığını hatırlatarak. "ancak" dedim, "bu bizde işlemez." "Neden" diye sordu. Yanıtım "bizde bankaların yönetimindeki yetkili CEO değil, sahibidir" oldu. "O zaman bankanın sahibini çağırıp, onunla görüşsünler" şeklinde yol gösterdi. "Olabilir" dedim. "Ancak bizdeki banka sahipleri, denetim otoritesi ile yaptığı toplantıdan çıktıktan hemen sonra soluğu başbakanların ya da ilgili bakanların makamlarında alırlar. Bürokratlar bize böyle böyle yapıyorlar diye şikayet ederler" deyince, "Oooo, sizin işiniz çok zor" diye sohbetimizi noktaladı. Bu anımı, TBMM'nde görüşülme aşamasına gelen yeni Bankalar Kanunu Taslağında, Yeminli Murakıpları'nın bir Kurul içerisinde mi yoksa daire başkanlığı düzeyinde mi bir yapılanmaya gidecekleri konusunda yapılan tartışmalarla ilgili olarak hatırladım. Etkin denetim denildiğinde Basel II Komitesi'nin de ilk başkanı olan William Mc Donald'ın çalışma sistemi ile bize akıl veren IMF'nin konuya nasıl yaklaştığını karşılaştırdım. Üzüldüm.
Kurul kaldırılamaz Meslek hayatıma 1967 yılında Bankalar Yeminli Murakıp Yardımcısı olarak başladığım için, bir murakıbın nasıl yetiştiğini, murakıp olmak için ne aşamalardan geçildiğini gerektiğini ve maddi açıdan zor şartlar içinde görevlerini nasıl yaptıklarını yakından bilen bir kişiyim. Bankalar Yeminli Murakıpları Kurulu'nun 1959 yılından bu yana geçen sürede, Türk Bankacılık Sistemi'ne bir çok olumlu katkıda bulunduklarına yakından şahit oldum. Bankaların denetimi ciddi bir iştir. IMF'nin İmar Bankası olayından sonra "uzman" diye adlandırılan kişilerin raporuna dayanarak, Bankalar Yeminli Murakıpları Kurulu'nun 45 yılda biriktirdiği deneyimlerini bir kenara atarak yeni bir sistem kurulmasının mantığını da anlamak zordur. Bankayı denetleyecek Murakıpların arasına bilgisayar veya muhasebe uzmanı gibi kişileri koyarak iş çözümlenemez. Bunlar detaydır. Denetim sistemimiz, Federal Reserve Bank of New York'un eski Başkanı'nın belirttiği çizgilerdeki tekniği uygulayabilecek bir yapıya kavuşmadıkça olduğumuz yerde sayarız. Hükümet ve bankalarımız BDDK'yı bir devlet dairesi ve Başkan'nı da bir bürokrat olarak gördükçe bankalar üzerinde bağımsız ve etkin bir denetimi gerçekleştirmek oldukça zordur. Bu nedenle, detaylarla uğraşıp, "uzman" geçinen kimselerin raporlarına ve IMF'nin isteklerine dayanarak başarılı bir geçmişe sahip Bankalar Yeminli Murakıpları Kurulu'nu kaldırıp, yerine başka sistemler aramakla vakit geçirmeyelim. Bu Kurulu daha etkin ve güçlü bir konuma getirmek için nelerin yapılması gerektiğini tartışalım. TBMM Komisyonlarında görüşülen Bankalar Yasası'nı da bu doğrultuda gerekli değişiklikleri yapalım.
|