Hangisi yapay gündem?
Sağlı sollu iki medya röntgeni demokrasimizin ciğerlerindeki kanseri belgeliyor. Birincisi, Sezer'in affettiği militanların neredeyse tamamının tekrar dağa çıkıp devletle savaştığına ilişkin genişçe haberin orta sağ gazetede özenle sergilenişi. Öbür tarafın pek iltifat etmediği bu malzeme belli ki Sezer'in ' kökten ladinilik mücahidi' gibi davrandığına inanan ve ona içerleyip duran sağ için tam bir gülle! Gerçi gazete malzemeyi olabildiğince önyargısız ve objektif vermeye çalışmış ama için için Sezer'e gülle yollamış olmanın tadını çıkardığını da pek gizleyememiş İkincisi orta sol gazeteden salyasümük ideolojik yandaşlık yansıtan bir sunuş: - Erdoğan grubunda türbana değindi ve ' bunları aşacağız, milletin vicdanını rahatlatacağız ' dedi. Sezer'den ise yapay gündem yaratmayın uyarısı geldi' Yani Erdoğan yapay gündem yaratıyor, Sezer de uyarıyor. Yani başbakan devleti sıkıntıya sokuyor, çok şükür ki cumhurbaşkanı var da engel olmak için gerekeni yapıyor. Demokrasi kanseri budur. Bir ülkede medya kuruluşlarının neredeyse tamamı keser gibi sürekli kendi ideolojisinden ve yükseltilmiş değerlerinden yana yontarsa orada toplum hayatının bağışıklık sistemi olan eleştiri kültür ve ahlakından söz edilebilir mi? Demokrasimizin ciğerleri bu kanserle boğuştuğu için bol oksijenli bir coğrafyada doğru dürüst soluk alamıyoruz
Sayın Sezer Amasya Tamimi'nin yıldönümü dolayısıyla yayınladığı demeçte 23 Nisan, 19 Mayıs, 30 Ağustos ve 29 Ekim külliyatından harmanlanmış özet nutuk arasına şu ibareyi sıkıştırarak güncellik ihtiyacını karşılıyor: - Bağımsız ve özgür yaşamak uğrunda ödenen büyük bedelleri asla unutmamalıyız. Yapay gündemler oluşturarak Cumhuriyet'in temel ilkelerini tartışmaya açmak yerine, onu güçlendirip geliştirecek çağdaş açılımları yaşama geçirmeliyiz. Demek 'yapay gündem' ha!? Hangisi gerçekten yapay gündem? Başörtüsü zulmünden şikayette bulunmak ve çözüm temenni etmek mi? Demek ' yapay gündem' ha!?bilgebilge Şu habere ne diyeceğiz öyleyse? - Sezer'in sağlık sebebiyle affettiği teröristler dağda askerle çatışıyor Tunceli'de güvenlik güçleri ile teröristler arasında çıkan çatışmada ölü ele geçirilen 17 teröristten Ökkeş Karaoğlu'nun ardından Okan Ünsal ve eşi Berna Ünsal'ın da Sezer'in affıyla cezaevinden tahliye edildiği ortaya çıktı. Sezer'in sağlık sebebiyle affettiği teröristler, dağlarda yeniden Mehmetçiğin karşısına çıkıyor. Geçtiğimiz günlerde Tunceli'nin Ovacık kırsalında güvenlik güçleri ile yasadışı MKP-HKO üye teröristlerle güvenlik güçleri arasında çıkan çatışmada öldürülen Okan Ünsal ve eşi Berna Ünsal, hastalık (Wernicke Korsakoff) gerekçesiyle Sezer tarafından affedilmişti. ODTÜ Endüstri Mühendisliği Bölümü mezunu Berna Ünsal, yasadışı örgüt üyeliğinden 15 yıl, eşi Okan Ünsal ise örgütün Ankara bölge sorumlusu olmak suçundan 22 yıl hapse mahkolmuştu. Berna Ünsal 2001 yılında, eşi Okan Ünsal ise 2003'te Sezer tarafından affedilerek cezaevinden çıkmış. Berna Ünsal'ın babası eski bir kaymakam. Kocası Okan Ünsal ise emekli bir başkomiserin oğlu. Aynı çatışmada ölen ve 16 yıllık kesinleşmiş cezası bulunan Ökkeş Karaoğlu'nun da Edirne Cezaevi'nden yine Cumhurbaşkanı'nın affıyla çıktığı anlaşılmıştı. Öte yandan bugüne kadar Sezer'in hastalık gerekçisiyle affettiği teröristlerin büyük çoğunluğunun yeniden terör örgütüne katıldığı belirlendi. Bunlardan güvenlik güçleriyle girdikleri çatışmada ölenlerin sayısının ise 10'u bulduğu belirtiliyor. - Demek ' yapay gündem' ha?! Tam da bu haberin yayınlandığı gün ' yapay gündem' edebiyatına girişmekten daha yapay, daha çıplak ve daha çarpık bir ' yapay gündem' olabilir mi? Daha önce de benzeri şikayet söz konusu olduğunda kendisine gelen belgelere bakarak karar verdiği, ideolojik kayırmacılık yapmadığı yolunda açıklamalarda bulunan cumhurbaşkanı acaba neden bu tasarruflarından şüphe etmemiştir? Neden hiç şüphe etmemiş de ' savaşacak kadar ağır hasta' militanları tekrar tekrar af buyurmuştur? Ayrıca neden kendisine sağdan bir tek Allah'ın kulunu sağlık sebebiyle affetmek nasip olmamıştır? Sağcılar savaşacak kadar ağır hasta olmadıkları için mi? Sayın Sezer'in, söz konusu haber üstüne böyle bir demeç vermesi bana, kendisinin eski dostu Yalçın Küçük'ün ' Ey Yüce Gök, benim halkım bu kadar aşağılanmayı hak etmiyor' şeklindeki veciz ' materyalist' duasını hatırlatıyor.
|