Sanayicinin kafası neden karışıyor?
İstanbul Sanayi Odası (İSO) yılda iki kez Sanayi Forumu düzenleyerek durumu kamuoyuna ve Ankara'ya anlatıyor. 2005'in ilk forumu hafta sonunda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın katılımıyla yapıldı. Sanayiciler sektörlerinin durumunu, sorunlarını ve çözüm önerilerini anlattı. Sanayinin genel durumunu İSO Başkanı Tanıl Küçük ortaya koydu. Kriz sonrasında ekonomide sağlanan başarılara dikkat çeken Küçük, bu gelişmelerin çok olumlu bir zemin yaratmasına karşılık, üretimin ve yatırımın önündeki engellerin hâlâ kaldırılamadığını söyledi.
Girdi maliyetleri yüksek Tanıl Küçük'ün konuşması bir kaç açıdan önemliydi. Kendi sözleriyle paragraflar halinde özetleyelim: * "Başta enerji maliyetleri yüksek. Türkiye enerjinin en pahalı olduğu ülkelerden biri. Elektrikte dağıtımın özelleşmesi halinde, kayıp kaçak oranı azalır. OECD'de yüzde 7.8 olan kayıp kaçak oranı bizde 19'dur. * Türkiye yüzde 42.7 ile OECD içinde uzun yıllardır istihdam üzerindeki en yüksek vergi ve prim yükünü taşıyan ülkedir. Bu rekabet gücümüze büyük zarar veriyor ve kayıtlı istihdamı caydırıyor. Prim artırılarak açık kapanmaz. Primler taşınabilir seviyelere çekilmeli, sosyal güvenlik sistemi verimlilik ve etkinlik temeline dayalı yeniden yapılandırılmalıdır. * Kayıtdışı faaliyetler kayıtlı işletmeler aleyhine büyük bir haksız rekabete yol açıyor. Vergi sistemindeki çarpıklıklar üretimi ve yatırımı olumsuz etkiliyor. ÖTV yoluyla gelen vergiler, akaryakıt, enerji ve iletişim fiyatlarındaki yükselme, üretim maliyetlerini artırdı. Başta otomotiv olmak üzere sık sık gündeme gelen ani vergi artışları sektörleri çok zor durumda bırakıyor, uzun vadeli plan yapmayı güçleştiriyor. Vergi oranlarını makul seviyelere çekerek vergi tabanını genişletmeyi, kayıtdışını kayıtaltına almayı hedefleyen vergi reformu bir an önce yapılmalıdır. * 49 ile teşvik, sanayiyi ve yatırımları desteklemek anlamında iyi niyetli bir adım. Ancak uygulama kapsamına giren ve girmeyen birbirine yakın iller arasında haksız rekabete yol açıyor. Burada kişi başına milli gelir kriteri tek başına yeterli olamaz. Başka kriteler de göz önüne alınarak teşvik, sektör ve bölge bazında verilmeli. Türkiye acilen AB ile uyumlu, yeni bir teşvik politikası oluşturmalıdır. * Teşvik politikasındaki sıkıntıların önemli bir nedeni sanayi stratejimizin hâlâ belirlenmemiş olmasıdır. Türkiye neyi teşvik etmek istiyor? Önce bunun kararını vermeliyiz. Uluslararası ekonomik sistemde nasıl bir rol üstlenmek istiyoruz? Dünyaya ne satmayı hedefliyoruz? Bunları tespit ettik mi? Sanayi envanteri en kısa sürede sonuçlandırmalı. Mevcut kapasitemizi, rekabet üstünlüklerimizi ve dünyadaki gelişme eğilimlerini dikkatle değerlendirerek sanayi stratejisini oluşturmalıyız. * Sanayi stratejisinin çok önemli bir parçası kuşkusuz dış ticaret politikasıdır. Rekor düzeydeki dış ticaret ve cari işlem açıkları, ekonomide son üç yılın parlak performansının gölgeli, hatta karanlık yüzünü oluşturmuştur. İhracatımızı mutlaka artırmalıyız. Bunun için de girdi maliyetlerinin dünya ile eşit koşullara çekilmesini çok önemsiyoruz. * Girdi maliyetlerinin yüksekliği, uzun yıllara yayılan yanlış uygulamaların, kamudaki verimsiz işleyişin sonucudur. Geçmişteki popülist politikalar için bugün ödediğimiz bedeldir. Köklü yapısal değişimler gerektiren bu sorunların, bugünden yarına çözüme kavuşmasını beklemek de gerçekçi değildir. * Ancak büyük parlamento çoğunluğuna sahip tek parti iktidarı bile, gereken reformları yapamayacaksa bu sorunlar ne zaman çözülecektir? İşte bu noktada kafamız karışıyor. Çözümsüzlüğün nedenini anlamakta zorlanıyoruz."
Gelişmeler dayatınca Sanayinin girdi maliyetleri yüksek. TL'nin değerlenmesiyle bu yükseklik dolar bazında daha da artıyor. Bu Türkiye'nin rekabet gücünü vuruyor. Sorunlar birikmiş, neşter istiyor. Üstelik bu sorun sadece özel sektörün sanayi kesiminin sorunu. Zaman da giderek daralıyor. Sanayici halkı olarak "Reformlar güçlü iktidar döneminde yapılmayacaksa ne zaman yapılacak?" diye soruyor. Herhalde gelişmeler dayatınca.
Sonuç "Yapılacak şeyler, yapılanların yanında ne kadar da çok" Cecil Rhodes
|