Bu hükümet KDV'yi zor indirir
Türk Turizm Zirvesi düzenlemek için sektördeki payı yüzde kırk olan Antalya ideal bir mekandı. Neredeyse binin üzerindeki insanın güneşlendiği denize girdiği Lares Park'ta yüzlerce takım elbiseli ve şık kıyafetli bay ve bayanların katılımı ile Türk turizminin geleceği masaya yatırıldı. 660 bin resmi yatağı, 9 bin donanımlı rehberi, 4 bin 800 seyahat acentesine sahip bu sektör dengeli ve sürdürülebilir bir yapıda mı büyüyor? Gelinen nokta ile övünelim mi yoksa bizi bekleyen tehlikeler için hemen şimdi kolları sıvayalım mı? Galiba tehlikeler sektör açısından daha çok önem arz etmeye başlamış. Dünya turizm sektörü her yıl yüzde 3 büyürken on yıl boyunca yüzde 10 büyüyen Türk turizminin gelecekte de büyümesini sürdüremeyeceği endişesi yok aslında. Ancak 'daha kalıcı ve istikrarlı büyümeyi nasıl sağlarızı' tartışıyorlar. Ve rakiplerle nasıl mücadele edeceklerini planlıyorlar. Bu yıl 17 milyonun üstünde turist ve yaklaşık 18 milyar dolar gelir beklentisi gerçekçi görünüyor. 20 yılda yüz milyar dolarlık turizm geliri elde edilmiş ve kronik hale gelmiş dış ticaret açığının yüzde 31'i bu yolla kapatılabilmiş. VASCO Seyahat Acentesi Müdürü Yusuf Örnek'in dediği gibi rakipler boş durmuyor. Mısır, Bulgaristan ve diğer ülkelerde sahillerde binlerce otel inşaa ediliyor. Dolayısıyla artık deniz kenarlarında yaptığımız temalı (Kremlin, Titanic benzeri oteller gibi) ve temasız otellerle, büyüyen dünya turizm pastasından pay almak daha da zorlaşacak. Dolayısıyla Türkiye'de resmi ticari ve sivil toplum kuruluşları yani tüm ilgili birimler yeni bir vizyon ile sektörü yeniden kurgulayabilmeli. Örneğin deniliyor ki 'Türkiye destinasyonunu farklılaştıracak, farkındalık yaratacak niteliğe dönüştürebilmeliyiz.' Bunun için tarihsel ve kültürel derinliğimiz bulunmaz bir nimet. Ama hemen eklemek de gerekiyor, bu dağınık haliyle bile otuz milyon turist 25 milyar dolar yıllık gelir hedefi hayal değil. Bu hayale sürdürülebilir, çevresiyle uyumlu ve vazgeçilmez bir şekilde ulaşmak en ideali galiba. Burada turizm temsilcilerinden kiminle konuşursanız konuşun, bir dokun bin ah işit pozisyonundalar. Haksız da değiller. Adam bin bir pazarlama cambazlığı kullanarak dünyanın dört bir yanından turist getiriyor. Getirdiği turist başına da devlete yüzde 18 KDV ödüyor. Bir gerçek var, bu sektörün özellikle konaklama tesislerinin kâr marjı neredeyse devletten kaçırabildikleri sayesinde yüzde 10 ile 15 arasında. Dün değinmiştim. Alkollü ithal içki sıkıntısı başlamış bile. Ama öylesine yüksek vergi oranları var ki bir duble viski içen turist kendisini kazıklanmış hisseder. İçkiyi bir kenera bırakın şimdi de turizm işletmeleri cirolarından yüzde 3 konaklama vergisi ödemekle karşı karşıya. Aslına bakarsanız doğru bir uygulama. Çünkü bu kesinti bölge belediyesine gidiyor. Belediye bu gelirle yine bölgenin altyapısına harcama yapacak. Ama sorun diğer vergi yüklerini azaltmadan yeni bir vergi daha getirilmesi. Her ne kadar hükümet, turizm sektörünü destelemek için KDV'yi indireceğini açıklamış olsa da ben şahsen yıllardır bunu duyan birisi olarak hükümete inanmıyorum, eğer gerçekten indirirlerse onlara bir özür borcum olacak. YARIN: Alkollü içkilerdeki verginin turizme etkileri. YARIN
|