Anayasa'nın krizlerdeki rolü
Anayasa'nın nasıl güçlü bir kriz yaratıcısı olduğunu son kez Avrupa Birliği'ndeki referandumlarda gözledik. Bugüne kadar kriz nedenleri ve araçları arasında yer almayan Anayasa, artık bir tetikleyici olarak literatüre girdi. Türkiye'de, Şubat 2001'deki "A nayasa fırlatma" olayı finansal krizi tetiklerken, Fransa ve Hollanda'daki " Anayasa referandumları " uzun sürebilecek bir krizin ortaya çıkmasına neden oldu. Anayasa'nın nasıl güçlü bir belge olduğunu da bize ispat etti.
Anayasa tetikleyici Kuşkusuz, bu olaylarda Anayasa krizlerin nedeni değil . Gerek Türkiye'de, gerekse AB'deki son krizin altında başka nedenler yatıyor. Uzun yıllar geciktirilen önlemlerin alınamaması, enflasyonist bir ortamda yaşamı sürdürme çabaları ve politik istikrarsızlık Türkiye'yi krize sürükledi. AB'de de nedenler benzer noktalarda yoğunlaşıyor. Yapısal önlemlere direniş, büyüme ve küresel rekabeti beceremeyen verimsiz bir yapı ve politik birleşmenin bir türlü gerçekleşmemesi, sonunda referandumlarda "hayır"ı çıkardı. İki krizin bir benzer yanı da, krizi önlemede ve idare etmede güçlü liderlere sahip olunmamasıydı . Krizlerin üç aşaması vardır. Öncesi, esnası ve sonrası. Bu üç safhanın şartlarını, yönetilmesini ve stratejisini ayrı ayrı dikkate almak gerekir. Tabii ki krizin önlenmesi, en kritik ve önemli aşamadır. Sonra yönetme gelir.Krizi önlemeyi beceremeyenlerin, krizleri yönetme kabiliyetleri de tartışmaya açıktır. Hele kriz sırasında yapılan hatalar, oluşumun derinleşmesine neden olur. İş, içinden çıkılmaz bir hale dönüşür. Kaybedenler ise halkın büyük çoğunluğudur.
Krizin nedenlerine inilemedi Türkiye uzun yıllar, krizin oluşumuna neden olabilecek konularda gereğini yapmadı. Dolayısıyla, krizlerin önlenmesini de, ne yazık ki başaramadı. Nedenlerin olgunlaşarak birikmesine fırsat tanıdı. Sonunda tetikleme, Anayasa'nın fiziksel gücü ile gerçekleşti. Kriz çıktıktan hemen sonra, süratle hareket edilip kontrol altına alınabilseydi, hasar çok daha az olacaktı. Bekleyişleri değiştirecek önlemlerin bir an önce alınması gerekirken, ekonomiyi güçlendirme ve önlemleri hazırlama gerekçesi ile geçirilen üç ayda kriz derinleşti. Bu durumda da toparlanma zaman aldı. Hasar arttı. AB de aynı hataya düşerse, ortaya çıkan kriz giderek derinleşecek ve uzun zamana yayılabilecektir. Bunun işaretleri, AB'nin son liderler toplantısında alındı. "Krizi nasıl yönetirim ve ne gibi önlemler alabilirim" konusunu konuşması beklenen liderler, basit bütçe tartışmaları ile zaman harcadılar. Bu ise, diğer zayıf ekonomilere sahip bazı üye ülkelerin "homurdanmalarına", "Euro'dan çıkma isteklerinin alevlenmesine" ve "genişlemenin durdurulması isteklerine" neden oldu. Zaman geçtikçe, daha başka konularda derin görüş ayrılıklarının oluşması da kaçınılmaz gibi görünüyor. Anayasaların gücünü bilirdik ama, krizlerle ilgili yönlerini yeni öğrenmeye başladık .
|