|
|
Yenidoğan ünitesi 'kuvöz'lük oldu
Türkiye'nin sağlık alanında önemli sorunları olduğu biliniyor. Ama bu sorunların arasında kuşkusuz en önemlisi bebek ölümlerindeki artış hızıdır. Bu gelişmişlik açısından önemli bir gösterge. İstatistiklere göre, Türkiye'de bebek ölüm hızı binde 80 civarında. Yani bin canlı bebekten 80'i bir yaşına gelmeden ölüyor. Bu rakam Yunanistan'da binde 6, kuzey ülkelerinde ise binde 4 civarındadır. Bu ciddi bir fark. Bu farkı kapatmak için Türkiye'de de önemli adımlar atıldı. Bu adımlardan biri de İstanbul Tıp Fakültesi bünyesinde Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesi'nin kurulmasıyla atıldı. 1991 yıllında atılan bu adım, 10 yılda inanılmaz bir başarıya imza attı. Profesör Dr. Türkan Dağoğlu'nun başkanlığında kurulan bu bölüm, kısa sürede uluslararası standartları yakalayan ve sorunlu doğumlarda başvurulacak merkez haline geldi. Üniversite ve devletten yardım almadan sadece sivil toplumun desteğiyle gelişen teknolojiyi takip ediyor ve bebek ölümlerinin azaltılması konusunda ciddi bir çalışma yürütüyordu. Bu başarı hem fakülte dekanlığı, hem de sivil toplum örgütleri tarafından görüldü ve bir kaç kez 'Tıp Hizmet Ödülü'ne aday gösterildi. Peki sonra ne oldu? Başarıda değil, başarısızlıkta ortaklık arayan zihniyet kuruluşundan 12 yıl sonra Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesi'ne de el attı ve herşey ters gitmeye başladı. Son bir yıl içinde yazılan bir raporda yer alan şu tesbitler, insanı dehşete düşürüyor: - Respiratörler bozuk olduğu için hastalar özel hastanelere sevkedilme durumunda kalınmaktadır. - Binbir güçlükle alınan tıbbı aletler ihtiyaç olduğu gerekçesiyle cerrahi monoblok 9.kat ile Çocuk Kliniği 5.kat arasında gidip gelmektedir. Bunlar yerlerinden oynatılmaması gereken hassas aletlerdir. - Bilirubin ölçümü cihazı bozuk olduğu için işlerin aksamasına neden olmaktadır. Sizce bu işte bir terslik yok mu? Türkiye'nin en iyi ünitesi, ödüllere aday gösterilen çalışması bir kaç yılda nasıl bu hale getirilir. Son sözü 26 Nisan 2005 tarihinde gece nöbetini devralan bir hemşireye bırakıyorum; "Ben gece boyu o kadar yoruldum ki, bunu yazmakla anlatamam. Yeterince el yıkayamadım, bebeklerin akşamki vücut ısılarına bakamadım ve altlarını sadece bir kez değiştirdim. 20 bebekle tek bir hemşireden ne beklenilirse fazlasıyla yaptığımı düşünüyorum. Ve bu gece doğacak herhangi bir sorundan dolayı sorumluluk kabul etmiyorum." Başta İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mesut Parlak'ın bu konuda ne düşündüğünü doğrusu merak ediyorum. Umarım bu anlatılanlar doğru çıkmaz.
|