|
|
|
|
Kilolar bize engel olamaz
Kafam çok karışık. Ama bu kez olumlu yönde. Çünkü giderek kendime güvenimi geri kazanıyorum. Bunun da rejimde olmam veya verdiğim 8 kilo ile hiç alakası yok. Dün gece 'Haybeden Gerçek Üstü Aşk' oyununu izledim Harbiye Açık Hava tiyatrosu'nda. Yılmaz Erdoğan zaten kişisel kahramanımdır. Ama onlarca oyun sonra hâlâ ve inatla bu kadar yaratıcı olabilmek konusundaki başarısı gözlerimi kamaştırdı. Oyun mükemmel. Kurgu süper. Hatta final göz kamaştıracak kadar yoğun zeka pırıltıları taşıyor. Bir çiftin, tanışmadan evlenmeye kadar olan 'ikili' yaşam sürecini anlatmış Erdoğan bu oyununda. Tamam Demet Akbağ çok güzel, çok zayıf, çok zarif. Ama bir an onu sahneden nöbetçiler eşliğinde indirip yerine kendimi koydum. Diyaloglar, sevgili ile yaşanan çatışmalar, kaygılar, korkular ve sevgi katsayıları hep aynı idi. Yani XL olmanın sosyal yaşantıma hele de bireysel ilişkilerime en ufak bir etkisi bile yoktu. Zayıf kadınları bırakın Nicole Kidman'ı bile aldattılar. Ben aldatılmışım çok mu? Ben kapılarda bacalarda 'Aşkım aşkım' diye ağlamışım çok mu? Beni de çook sevdiler, bana da çook değer verdiler. Üstelik o zamanlar bundan daha da şişmandım. Peki ya iş meselesi... Tamam kilolarımız yüzünden başta 1-0 mağlup başlıyoruz iş hayatına. Ama gerçekten donanımımız ve yüreğimiz yükselmemizi emrediyorsa, bu da gerçekleşiyor. Tamam zayıflara karşı biraz daha yavaş gerçekleşiyor yükselmemiz ama istediğimizi alabiliyoruz. Ülkemizde birçok şirketin genel müdürü çok şişman kategorisine giriyor. Ama yılsonu gelip kâr-zarar tabloları çıkarıldığında kimse yöneticilerin kilolarını zarar veya kâr hanesine yazmıyor. Ama zayıfların bizlere uyguladığı sosyal soykırım politikaları her alanda kendisini hissettiriyor. Peki niye karşı atağa geçmiyoruz ve onları kendi silahları ile vurmuyoruz? İhtiyacımız olan şey birazcık öz güven... Ben, şişmanlığımdan sıkıldım. Ama başkalarının bu konuda bir şey söylemesine artık tahammül edemiyorum. Eskiden, 'kendisi ile barışık' olma kutlamaları çerçevesinde bu tarz eleştirileri sakin karşılardım. Ama artık tahammül edemiyorum. Ben kimsenin vücudu ile ilgilenmezken neden herkes benim vücuduma kafayı takmış durumda?
STAR BİLE OLABİLİRİM Televizyonda bir selülit reklamına çırılçıplak çıkamam (babam kızar). Ama onun yerine Ender Saraç ile kapı kapı dolaşıp insanların buzdolaplarını karıştırıp, şirinlikler yapabilirim. Hem de istesem çok şirin olabilirim. Çok gerekirse star bile olabilirim. Tamam özürlüyüm. Bikini özürlüyüm, body özürlüyüm, etek özürlüyüm. G-String'ler de çok güzel durmuyor. Ama vücudumda herhangi bir fonksiyon anomalisi yok. Sağlıklıyım, sevdiğim bir işim, tırnaklarımla döşediğim evim, kedim (Sanırım hayvanlar insanlara yaklaşırken şişman-zayıf ayırımı yapmıyor) ve beni seven bir sürü insanım var. Konuyu nasıl bu kadar dağıttım bilmiyorum. Toparlıyorum... Ama çok kızıyorum bazı sosyal konularda ikinci sınıf muamelesi görmekten. Bunaldım ve içimi döktüm de rahatladım...
RAHŞAN GÜLŞAN
|
|
|
|
|
|
|
|
|