|
Mesela adı Eda olsun
Olay... soru... sorun gayet net. O yüzden, açık yüreklilikle cevap ister. Geçmişi, geleceği, gizli gündemleri, açık korkuları, çifte standartları, acabaları, kim daha özgürlükçü gibi karşılaştırmaları filan bir yana bırakıp o an, bu an gayet net cevap ister.
İşte size, başı açık, türbansız, başörtüsüz, üniversitede derslerini başarıyla yürütmüş ki mezun olmaya hak kazanmış bir kız öğrenci yahut öğrenci kız.
Mesela adı Eda olsun. Mesela olmasın. Zaten öyle. Öyle kalsın.
Eda ilköğretimleri, liseleri bitirmiş, ÖSS'lerde başarılı olmuş, elemeleri, elekleri aşmış, ülkenin batısından kalkmış, öteki ucuna, doğusuna, Erzurum Atatürk Üniversitesi'ne gitmiş, ayları, seneleri, dersleri, sınavları devirmiş, mezuniyet törenine ulaşmış.
O, önemli bölümümüzün örnek gösterdiği bir " Cumhuriyet kızı " değil midir artık ve bu ülke onların bilgili, eğitimli, aydın, sorumlu omuzlarında yükselecek, o yarın bir anne olarak da sevgili, saygılı çocuklar yetiştirecek değil midir?
Soru gayet açık:
Siz, Eda'nın mezuniyet töreninde, onu yetiştirmiş olan annesinin, başörtülü diye üniversite kapısından içeri sokulmamasını ve kızının o çok özel anına tanık olamamasını onaylar mısınız, onaylamaz mısınız?
Cevap da gayet açık olur:
a) Evet. Yapılan doğrudur. Revadır. O anne buna müstahaktır. Kapıda beklemeli, haddini bilmeli, şu yaşında başını açmadan kızının o anını paylaşmamalıdır.
b) Hayır. En azından ayıptır. Haksızlıktır. Kendi cevabınızı verin.
Bakın, " kamusal alanda başörtüsü, türban yasağı " meselesi, birkaç yıldır hangi uygulamalara vardı: Bir komutan isterse, pekala kamusal olan bir " alan "da, başörtülü bir şehit annesine, onu överek, bazen elini öperek madalya verebiliyor.
Aynı anne mesela, komutanların da diploma dağıttığı bir üniversite mezuniyet töreninde çocuğunu izleyemiyor.
Başı örtülü kızların üniversiteye sokulmaması yetmiyor; başı açık kızların başörtülü anneleri de üniversiteye giremiyor.
Siz zannediyor musunuz ki, bu öyle bir yasaktır ki, Türkiye'de 10 milyon ilköğretim çocuğunun hiçbir başörtülü, türbanlı annesi o okullara giremiyor.
Böyle bir şeyin olduğunu mu sanıyorsunuz? Mümkün mü? İyi deyin, kötü deyin, kızın, benimseyin yahut aldırmayın, ama mümkün mü? O " kamusal alanlar "a, üstelik haklı olarak, reşitliğe ermeyen çocuklarda " dinsel simgeler "in bulunmaması gereken o mekanlara, ister istemez minik çocuklarıyla, torunlarıyla giriyorlar; çünkü hayatın gerçeği, Türkiye'nin bir hali, bu ülkenin çeşitlilikleri içinde bir parça da bu.
Ama iş üniversiteye gelince... Anadan kıza, nineden toruna bir " inat " .
İlke değil; sanki bu ülkenin, Cumhuriyet'in " düşmana karşı son kalesi " üniversitelermişçesine bir tuhaflık.
Kızı sokmamacasına, anneleri kapı dışı etmecesine.
Bu ilke değil; bu anomali.
O yüzden, anomaliler anormallikler doğuruyor...
Başı örtülü yetişkin bir kıza, sınavlarla hak ettiği üniversite kapısı duvarken, başörtüsüz erkek ve kızların anneleri bile o duvardan atılırken...
" Türbanlı cumhurbaşkanı " tartışılıyor.
Ki herkes kılıçlarını, öfkelerini, korkularını iyice bilesin! Ve birçok uygulaması didik didik edilebilecek bir iktidar, başörtüsü haksızlığının ardında mağdur, mazlum, hıçkırık içinde kalsın!
|
