|
|
|
|
|
Prenses olmak çok zor
|
|
İsveç Prensesi Victoria sorumlulukları nedeniyle işin keyfini çıkaramamaktan yakınıyor ama gösterilen ilgiden mutlu.
Victoria prensesliğin masallardaki gibi olmadığını anlattı: "Size çok genç yaşta, ülkenizi temsil görevi yüklüyorlar. Keşke sosyal hayatıma daha çok vakit ayırabilsem. İsveç ordusunda üç hafta askerlik eğitimi aldım. Kardeşlerime 'çok eğlenceliydi' dediğimde 'Daha uzun yap da görelim' dediler."
Bu kadar ilgiye alışık değilim
İsveç veliaht prensesi Victoria, Türkiye'de gösterilen yakın ilgiye şaşırmış. "Bu kadarına alışık değilim"diyor.
İsveç Konsolosluğu'nun bahçesinde bekliyoruz. Elçilik görevlileri titiz. Karınca gibi oradan oraya koşuşturuyorlar. Ee kolay mı tam 71 yıl aradan sonra ülkelerinden böylesine önemli bir konuk geliyor çalışma ofislerine. Aslında İsveç-Türkiye arasındaki iş ilişkileri yoğun. Buna rağmen 1934 yılında İsveç'in eski kralı Gustaf Adolf'un ziyareti dışında Türkiye'ye kraliyet ailesi düzeyinde bir konuk gelmemiş. Kapılar açılıyor Başbakan Tayyip Erdoğan ve 28 yaşındaki İsveç veliaht prensesi Victoria konuşarak bahçeye çıkıyorlar. Amaç 71 yıl önce prensesin büyük dedesinin Atatürk ile çektirdiği fotoğrafı 2005 yılında Tayyip Erdoğan ile tekrarlamak. Prenses Victoria mavi etek ceket takımıyla ve topuksuz ayakkabılarıyla son derece sade ve güzel. Fotoğraf çekimi bittip Başbakan uğurlandıktan sonra elçilik görevlileri "Röportaj için 10 dakikanız var" diyorlar.
SEVİMLİ VE CANA YAKIN Nasıl yani? 10 dakika mı? Sayfalarca soru hazırlamışım yani haksızlık değil mi bu? Prenses son derece sevimli ve canayakın. Önce küçük bir odada, kraliyet görevlilerinden birinin gözetiminde sohbet ediyoruz. İlk soru tabii ki "Nasılsınız?" "Müthiş şaşkınım" diyor.
Neden? "Medyanın ilgisi inanılmaz oldu. Geldiğim günden beri bir an bile peşimi bırakmadınız. Alışık değilim ben böyle bir ilgiye." "İyi de siz prensessiniz, dünyanın her tarafında böyle karşılanıyorsunuzdur" diyorum bir taraftan teybimi açmaya çalışırken. Ağzını buruşturuyor. İnanın medyaya alışkınım ama bu kadar çok olmasını beklemiyordum. Ayrıca inanın hiçbir yerde bu derece yoğun ilgiyle karşılaşmadım." Hadi bakalım, iyi mi? Bunda bile abartmış, bir ilk yaratmışız. Prenses kendi ülkesinde bizde gördüğü ilgiye muhtaç. Bozuntuya vermeden "Nasıl buldunuz Türkiye'yi?" diye soruyorum, gülümsüyor. "Türkiye ülkem için çok önemli. Çok büyük bir piyasa bizim için. Zaten işadamlarımız yıllardır görüşüp önemli başarılara imza atıyorlar ama bir Kraliyet üyesi olarak ilk defa ülkenize geliyorum."
CEZAEVİNİ ERDOĞAN ANLATTI "Yok" diyorum "Onu sormadım. "Türkiye hakkında ne düşünüyordunuz ve burayı gördükten sonra ne hissediyorsunuz, onu merak ettim." Veliaht prensesi her soruya son derece sıcak bir gülümsemeyle başlıyor, kelimelerini itinayla seçiyor. Bir süre düşündükten sonra "Bu soru bana haksızlık" diye cevap veriyor. "Evet ülkenizi pek tanıdığımı söyleyemem ama iki günlüğüne geldim. Hava çok güzel, müthiş ağırlandım ama Türkiye'yi gezip gördüğümü pek söyleyemem." İşte bu kadar içten. Yalan yok, uydurma, kandırma yok. Neyse o. Gezememiş daha. İstanbul'dan geldiğimi öğrenince hemen atılıp, "Birazdan ben de oraya gidiyorum" diyor. En merak ettiği şehirler arasındaymış. İki kıtayı birleştiren bu şehri görmek için çok sabırsızlanıyormuş. Söz dönüp dolaşıp Başbakan Tayyip Erdoğan'a geliyor. Prenses başlıyor anlatmaya. "Başbakanınız son derece misafirperver ve sıcak biri. Beraberce güzel bir akşam yemeği yedik, sohbet ettik. İki ülkenin ilişkilerinin önümüzdeki günlerde çok daha iyi olacağına inanıyorum." Ya cezaevi meselesi? "Güzel soru gerçekten" diyorum. "Yani ben de sizin yerinizde olsam aynısını sorardım." Prenses Victoria birden ciddileşiyor. Gözlüğünü düzeltip yutkunduktan sonra "Ben niye cezaevine girdiniz diye sormadım" diye cevap veriyor. "Hiç konuyu bile açmadım. Böyle bir şeyi açıkcası sormam bile. Başbakanınız konuyu kendisi açtı. Biz de konuştuk."
BALÇİÇEK PAMİR
|
|
|
|
|
|
|
|
|