| |
|
|
Totem yapmak!
Hepimizde 'büyü düşüncesi' vardır. Bu bizim akıl-mantık dışı yanımızdır. Basit bir örnek vereyim: Diyelim ki üç arkadaş tribünde maç seyrediyor. Tuttukları takım ilk yarıyı 1-0 galip bitiriyor. İkinci yarıda yine eski düzende otururlar ve 'Aman pozisyon değiştirmeyelim, yoksa gol yeriz' derler. (Takım mağlupsa, bu kez de yer değiştirirler.) Futbol camiası bu ve benzeri davranışlara ad bile takmıştır: Totem yapmak.
Belirsizlik yüksek, bilgi az olduğunda büyü düşüncesine gün doğar! Totem yapmaya başlarız. Mesela rüyaların geleceği gösterdiğini sanırız. Tüm veriler, olasılık hesapları, incelemeler bunun doğru olmadığını gösterir ama ne gam! İnancımız asla sarsılmaz. Sakın bunu okumuşlukla ilgili bir durum sanmayın. Bilim insanları dahi büyü düşüncesine kapılırlar. Mesela Radikal'den Türker Alkan dünkü yazısında, öleceğini üç kere üst üste rüyasında gören... Daha sonra da trafik kazasında hayatını kaybeden bir kızdan söz ettikten sonra özetle şu sonuca varıyordu: "Ölüm rüyasının üç kere üst üste görülmüş olması, düş ile kaza arasındaki bağın, rastlantıdan ibaret olmadığının işareti..." Bir sosyal bilim profesörü dahi böyle düşünürse... Yani büyü düşüncesine kendini kaptırırsa... Sokaktaki insan ne yapsın! Falcıya da gider, büyücüye de gider; çaput da bağlar, rüya tabiri kitaplarından medet de umar. Ben Alkan'dan şöyle akıl yürütmesini beklerdim: 6 milyar insan günde ortalama 24 milyar rüya görüyor... Rüyalar zaten gündelik hayata ilişkindir... Yani korkularımız, sevdiklerimiz, beklentilerimiz rüyalarda kılık değiştirmiş biçimde yer alır... 6 milyar insanın diyelim ki 100 milyonu rüyasında öldüğünü görüyor ama bunların pek azı gerçekten birkaç gün içinde ölüyor... Biz büyü düşüncesine kapıldığımız için çıkan rüyaları önemsiyoruz ama çıkmayan rüyalarımızdan hiç söz etmiyoruz... Çıkan üç beş rüya haber oluyor, çıkmayan milyarlarcası çöpe gidiyor...
'Rüyamda gördüğüm rakamları yazarak lotoda 6'yı tutturdum' diyen kişi gazeteye manşet olur. Çünkü medya ve sıradan insanlar gerçekleşenle ilgilenir. Bilim ise olaya tersinden de bakar: Peki olmayan, niye olmadı? Rüyasında gördüğü rakamları kupona yazan (faraza) 88 bin 375 kişi lotoyu niye bilemedi? Öyle ya... Madem rüyalar gelecekten haber veriyor, niye başkalarının rüyaları da gerçekleşmiyor? Bu tip soruları sorduğunuz anda tahmine, tesadüfe, yani olasılık hesaplarına varırsınız. Böylece bilimin alanına girersiniz ama medyanın alanından da çıkarsınız. Sanırım Prof. Alkan gazetecilik işine fazlasıyla sardırmış, bilimi rafa kaldırmış. Halbuki 'yaradılışçılarla' yaptığı fikri mücadeleyi merakla izliyorduk.
Unutmadan: UNESCO'nun 2005'i 'Dünya Fizik Yılı' ilan ettiğini... Bu vesileyle Oğlak Yayınları'nın, William Cropper'ın yazdığı, Galileo'dan Hawking'e ünlü fizikçilerin hayatını ve çalışmalarını konu edinen 'Büyük Fizikçiler' adlı dev kitabını Türkçe'ye kazandırdığını da hatırlatalım. Orada Nobel ödüllü fizikçi Richard Feynman ne diyor: 'Doğa kandırılamaz!'
|