Uzun yıllardan sonra ilk kez cuma gecesi KristalElma ödül törenine katıldım. Ödüllerin kime verildiğini medyadan izleyebilirsiniz. Ben dikkatimi çeken noktalara değinmekle yetineceğim. Artık ödül törenine katılan gencecik delikanlıların blue jean ve buruş buruş tshirt'lerle sahneye çıkmaları beni rahatsız etmiyor. Ucuz kahramanlık yapıp, sahnedeki koroyu protesto etmelerine de sinirlenmedim. Her ne kadar yaptıkları işin sanatla ancak uzaktan ilgisi olsa da "Sanatçıdır ne yapsa yeridir" toleransı, yaratıcılığa prim verilen bir ortamda ortaya çıkmayacak da ne zaman çıkacak?.. Etkililiğe ödül veren Effie'nin bu yıl devreye girmesiyle elmanın itibarı kurtuldu. Yaratıcılıkla sınırlı kaldığı sürece mesele yok. Sadece genç bayan reklamcıların kıyafetlerine özen göstermelerinin ve ciddiye aldıkları geceye birbirinden şık giysilerle katılmalarının nedenini tam olarak çözemedim. Bu bayanların herhalde çoğunluğu müşteri temsilcisiydi. İş dünyasıyla kurdukları yakın ilişki ve milyonlarca dolarlık bütçeleri yönetme sorumluluğu, onları daha özenli durmaya zorluyor olmalı Çözemediğim bir başka şey de, lastik ayakkabılı kot pantolonlu gençlerin egemen olduğu geceye, belki de biraz da bu yüzden iş aleminin ve ekonomi medyasının pek itibar etmemesiydi. Reklam sadece reklamcıların işi değil ki! İş dünyası ve medya neredeydi, diye sektörün kendisine sormasında yarar var. 'Kendin pişir kendi ye' havasını Kristal Elma hak etmiyor Bir de, 58 dal için 950 başvurunun bulunmasına rağmen jürinin 22 dalda Kristal Elma'ya layık bir iş bulamamış olmasını da, sektörel bir itiraf olarak mı algılamalıyız?... Bazı soru işaretlerine rağmen, bizce Kristal Elma reklamcı diliyle 'tamamdır'Organize edenleri de, geceyi gerektiği dinamizmle sunan Okan Bayülgen'i de kutluyorum.