AB'nin önündeki en önemli engel
TBMM'de Çevre Siyaseti kitabının yazarı Nuran Talu "Her şartı yerine getirsek bile 'çevre' nedeniyle AB'ye giremeyiz" diyor.
1972 yılında İsveç'te Birleşmiş Milletler'in Çevre Konferansı'nda 5 Haziran, 'Dünya Çevre Günü' kabul edildi. Her yıl kutlanan çevre gününde, ekolojik dengeler siyasilerce ve sivil toplum örgütlerince tartışılır, toplantılar düzenlenir. Türkiye'de 23 yıldır hem bürokraside, hem Meclis'te çevre ile ilgili görev yapmış, 'Küresel Denge' sivil toplum kuruluşunda aktif rol oynayan, 'TBMM'de Çevre Siyaseti' kitabının yazarı Nuran Talu ile çevrenin önemi, Türkiye'nin çevre bilincini, Avrupa'nın kriterlerini konuştuk.
YAP-BOZ TAHTASI Hayatını, çevre bilincini halka ve siyasetçilere anlatmakla geçiren Nuran Talu, "Çevreyi sadece ağaç, doğal hayat olarak görmemeliyiz. İklim değişiklikleri, genetiği bozulmuş organik maddeleri düşünüp sosyal konu olarak algılamamız gerekir" diyor. Talu, çevre ve kalkınmanın ikilem oluşturduğunu söylerken "Üzerine siyaset yapılmalı. Yoksa çevreyi popülarizm için kullananlar var" diye belirtiyor. 'TBMM'- de Çevre Siyaseti' adlı kitabında da çevrenin popülarizm için konu olduğuna dikkat çektiğini anlatıyor ve ekonomik büyümeyle beraber çevre politikasının planlı yürümesi gerektiğini savunuyor. Talu, hükümetin çevre konusunda birçok yasa çıkarttığını ancak özel sektörü teşvik edecek maddeleri barındırmadığı için uygulamada yetersiz olduğunu iddia ediyor. "Yap-boz tahtası gibi sürekli dağıttığımız bir oyunumuz var. Yaptıklarımız işe yaramıyor " diyen Talu, çevresel denetlemenin yetersizliğinin para ve zaman kaybına yol açtığını vurguluyor. Çevre bilincinin sadece halka değil siyasetçilere ve sivil toplum örgütlerine aşılanması gerektiğini anlatan Talu, para kaybının AB için engel oluşturduğunu söylüyor. Avrupa'nın yerel çevre eylem planlarına önem verdiğini, Avrupa Birliği'ne girmek için birçok yasal düzenleme yapılması gerektiğini belirten Talu, "Türkiye'nin çevre için ayırdığı bütçe, AB'nin şartlarını gerçekleştirmemiz için gerekli olan paranın binde altısı kadar. Dış borçlarımızın üçte biri olan bütçeyi tamamlamamız imkansız. Bu nedenle AB'nin tüm isteklerini yapsak çevre nedeniyle birliğe giremeyiz" diye kaygılarını dile getiriyor. TBMM'de çevre komisyonu için çok emek harcadığını anlatırken, "Biz bunları hep söyledik. Şimdi AB dikte ettiği için çaba gösteriliyor" diyor. Diğer aday ülkelerin de 'çevre' sorunu olduğunu hatırlatan Talu, Avrupa'nın kabul ettiği Kyoto iklim değişikliğine karşı protokole Türkiye'nin taraf olmasını şöyle değerlendiriyor: "Karbondioksit emisyonları belirli oranda azaltmayı amaçlayan protokolde Türkiye istenileni gerçekleştiremez. AB 70 milyon kişinin karbondioksit, sera gazından korkuyor. Sanayileşmeyi durduramayacağımıza göre uzun süreli planlar yapmalıyız." İstanbul'daki hava kirliliğine iyi bir örnek. Ortaköy sahili ve Boğaz görünmüyor.
Ceren Akdağ - ANKARA
|