Kralın 3 bin yıllık hazinesi
Arkeolog Howard Carter'ın 32 yıllık çalışma sonucu, Krallar Vadisi'nde bir taşın altında bulduğu altın, giysi ve heykeller büyülüyor.
Tarih: 4 Kasım 1922. Mekan: Nil Nehri'nin Batı yakasındaki Krallar Vadisi. 32 yıldır antik Mısır uygarlığını araştıran Howard Carter, bütün ekibin sabrı tükendiği halde, bu mekanda kazılmadık yer bırakmamaya kararlıdır. Carter'a göre, Tutankamun adlı genç firavunun mezarı bu üçgenin içinde bir yerlerdedir. Tam o günkü kazısını bitirip, ekibiyle birlikte Nil'in karşı yakasındaki kulübesine döneceği sırada, Ramses'in mezarının altında bir merdiven girişi görür. Molozların üzerindeki toprağı büyük bir dikkatle temizleyen arkeolog, ayaklarının altındaki taşın altında, 3000 yıldır keşfedilmeyi bekleyen bir hazine olduğundan emindir.
İNANILMAZ MANZARA Ertesi günler tünelleri temizlemek ve ceset odasına girilebilecek bir delik açmakla geçer. 26 Kasım günü Carter, lahdin bulunduğu odaya girdiğinde, arkeoloji tarihinde ilk kez, bozulmadan saklanmış bir Firavun mezarıyla karşı karşıya olduğunu anlar. Tonlarca taşın altında, ciğerleri nefes almaya, gözleri de karanlığa alıştığında gördükleri inanılmazdır: Tutankamun'un sağlığında kullanmış olduğu her şey, altınlar ve değerli taşlarla süslü heykeller, giysiler, silahlar, at arabaları, koltuklar, yataklar, sandıklar, mücevherler ve Firavun'un mumyalanmasında kullanılan tüm eşyalar, Carter'ın 32 yıllık sabrının muhteşem ödülüdür. Tutankamun, hazineleriyle birlikte gömülen Mısır Kralları içinde en önemlilerinden biri değil. Dolayısıyla da, Carter'ın bulduğu eşyalar da, diğer Firavunlara kıyasla küçük bir hazine. Ama, Tutankamun'un bu kadar meşhur olmasının nedeni, onun dışındaki hiçbir kralın hazinesinin yağmalanmadan günümüze ulaşamamış olması. Büyük bir seyyah değilim ama ayrı kıtalarda bir kaç memleket görme şansına ulaşmış, hiç görmediğim diyarları, oralarda doğmuş dostlardan dinleyebilmiş, kimi memleketleri de, kitaplardan ve filmlerden tanımıştım. Kısacası, içinde yaşadığımız gezegeni biraz olsun söktüğüm hissine kapılmıştım. Meğer ne gafletmiş! Mısır'ı görmek, insana bildiği her şeyi unutturuyor. Karmakarışık bir puzzle'ın en büyük parçası yerine oturuyor sanki, Antik Çağ gözünüzde canlanıveriyor. Kısacası, Mısır hakkında yıllardır duyduğunuz bütün klişeleri unutun, bu memleketin, o herkesin bildiği üç piramitten, sefaletten ve pislikten ibaret olduğunu söyleyenleri sakın dinlemeyin ve "ab-ı hayat" Nil Nehri'nin çevresindeki mabetleri keşfe çıkın. İnanın bana, bambaşka biri olarak döneceksiniz!
Sedef Ecer
|