Soros, acaba "kahrolsun küreselleşme" mi diyor?
90'lı yıllarda yaptığı büyük para spekülasyonlarıyla hafızalarda iz bırakan George Soros, şimdi sıcak paraya kısıtlama getirilmesini öneriyor. Bu görüşünü İstanbul'da da yeniledi. Küresel mali piyasalardan en büyük parayı kazanmış kişi olarak bugünkü tesbitleri ister itiraf isterse perde arkası aktarımı olarak alınsın, çok önemli. Kaldi ki, Soros'un yazdığı "Amerikan Üstünlüğü Hayali" kitabını okuyunca bu önerisinde samimi olduğuna da kanaat getirdim. Soros kitabının, "Küresel kapitalist sistem" e ayırdığı bölümünde, globalleşmenin ancak bu işin merkezindeki ülkeye yaradığını ve çevredeki diğer ülkelere zarar verdiğini şöyle anlatıyor: * "Küresel kapitalist sistemin göze çarpan özelliği mali sermayeye hareket serbestisi tanımasıdır. Buna karşılık insanların serbest dolaşımı ağır biçimde düzenlenmiştir. Sermaye önemli bir üretim faktörü olduğundan, tek tek ülkeler onu çekebilmek için rekabet etmek zorundadır. Bu da sermayeyi vergilendirme ve düzenleme yeteneklerine mani olmaktadır. Çünkü aksi taktirde sermaye başka bir yere yönelecektir. * Hatta mali sermaye, sabit varlıklara yatırım yapılan sermayeden bile daha imtiyazlıdır. Mali sermaye serbestçe hareket edebilir ve ağır vergiler ile düzenlemelerin olduğu ülkelerden kaçınabilir. Buna karşılık sabit bir yatırım yapıldığında, kolaylıkla hareket ettirilemez. Bu nedenle ev sahibi ülke ne tür düzenlemeler yaparsa yapsın onun tutsağıdır . Kesinlikle, çok uluslu şirketler transfer fiyatlamasındaki esneklikten yararlanırlar ve gelecekteki yatırım kararları kanalıyla ev sahibi hükümetlere baskı uygulayabilirler. Çünkü esneklikleri uluslararası mali yatırımcıların seçim özgürlüğü ile kıyaslanamaz bile. * Küresel mali piyasalar, sermayeyi merkezdeki mali kuruşlara ve piyasalara emen, daha sonra da çevreye kredi ve portföy yatırımları şeklinde doğrudan veya çok uluslu şirketler kanalıyla dolaylı olarak pompalayan çok büyük bir dolaşım sistemi gibi işlemektedir. Dolaşım sistemi bu kadar güçlü olduğu sürece, bütün yerel piyasaları etkileyecektir. * Gerçekten, birçok yerel sermaye sonuçta uluslararası sermayeye dönüşmektedir. Fakat sistem çökme tehlikesine maruzdur. Finansal krizler merkezi ve çevreyi birbirinden farklı biçimde etkilemektedir. Bir çöküş uluslararası mali sistemi tehdit ettiğinde onu korumak için bir şeyler yapılmalıdır. Bu da merkezdeki ülkeleri korunma için birçok önlemler almaya zorlamaktadır. Aynısı çevredeki ülkeler için geçerli değildir; onlar kötü sonuçlara katlanmak durumundadır. * Küresel kapitalist sistemin merkezindeki ülkeler çevredeki ülkelerden daha avantajlı konumdadır. En büyük avantajları kendi para birimlerinden borçlanabilmeleridir. * Mali piyasalar dengeye yönelmemektedir; krize yatkındır. 1980'den bu yana, yıkıcı birkaç mali kriz yaşanmıştır, fakat ne zaman çevre tehlikede olsa, yetkililer sistemi korumak için kararlı eylemlerde bulunmuşlardır. Sonuçta yıkım çevre ile sınırlı kalmıştır. Bu da merkezdeki ülkeleri sadece daha zengin değil, aynı zamanda daha istikrarlı hale getirmiştir. Çevre ülkelerdeki kapitalistleri birikmiş servetlerini merkezde tutmaya teşvik etmiştir. * Buna karşın, çevre ülkelerin üretici varlıkları büyük ölçüde yabancılara aittir. Yerli kapitalistlerin sermayelerini başka ülkelere götürmesi ve çok uluslu şirketlerin nüfuzu çevre ülkelerin kendi kaderlerini kontrol yeteneğini zayıflatmakta ve demokratik kuruluşların gelişimine mani olmaktadır. Zararlı etkiler kümülatiftir ve çevre ülkeler için küreselleşmenin dezavantajları faydalarını aşmaktadır." Bu görüşler küresel mali sistemin sihirbazı haline gelmiş Soros'a ait. Küresel düzeni tamamen yıkalım demiyor ama düzeltelim diyor. Bu saptamalar ışığında Türkiye'nin küresel sistem içindeki yeri ve varlığı, dış piyasalara ve sıcak paraya bağımlılığı, reel faizlerin neden hâlâ düşürülemediği daha iyi anlaşılıyor.
Sonuç "Aza nereye diye sormuşlar, çoğun yanına demiş" Türk Atasözü
|