| |
|
|
PKK asıl pusuyu Kürtler'in geleceğine kuruyor
Sorunlar büyük çoğunlukla kavgasız ve şiddet kullanılmadan çözüme ulaşır. Tarihteki savaşlar da bir sorunu çözmez aslında. Çözüme uzanan siyaset ve diplomasi yolunu açar savaşlar. Türkiye'nin herhangi bir sorununun da şiddet yoluyla ve kavgayla çözülebileceğine inanmak hatadır. "Kürt realitesi"ni de bu sorunlardan biri olarak görüyoruz. Neticede Türkiye'nin Güneydoğusu'nu kana, ıstıraba, zorunlu göçe boğan PKK Terörü, bu sorunu tam bir çözümsüzlüğe mahkum etmişken, Avrupa Birliği Projesi, demokrasi ve insan hakları devreye girdi. Bu şekilde tabular birer birer yıkılmaya başlamıştı. Şimdi yeniden PKK terörizminin alevlenmesini anlamak bu açıdan mümkün değildir. Önceki gün Cumhuriyet'te Oral Çalışlar, benim de düşüncelerimi yansıtan şu cümlelerle yaklaşmıştı konuya: -Tunceli'deki PKK pususu sonrası dört asker daha yaşamını yitirdi. Abdullah Öcalan'ın geçen eylül ayında, "Eylemler başlayabilir" çağrısıyla birlikte PKK'nin giriştiği silahlı baskın, çatışma, pusu kurma, bombalama eylemlerinde yüzlerce insanımızı kaybettik. HADEP yöneticileri de bu arada karar vermek durumundalar: Bu eylemlerin bir an önce durması ve PKK'nin silahlı eylemlere son vermesi için net bir tutum almak zorundalar. İki taraflı barış çağrısı gibi inandırıcı olmayan çıkışların pek bir anlamı kalmadı.. Silahlı şiddet devam ettiği müddetçe sorunun çözümüne yönelik sağlıklı bir tartışma yapılamaz. Örneğin bir genel af bu koşullarda konuşulamaz. Batı'ya yeniden asker cenazelerinin geldiği koşullarda bir çözümden söz etmek anlamsız olur.. PKK, asıl pusuyu Kürtler'e ve onların geleceğine kuruyor. Bu çıkmaz yolda ısrar, acıları daha da artırmaktan, Türkiye'nin demokratikleşme hedeflerine zarar vermekten başka bir sonuç yaratmıyor.
|