|
|
Bu pazar şehirle randevunuz var, unutmayın!
Hayatı kaçırıyoruz. İnanın, ıskalıyoruz. Fotoğraflar İstanbul'da yaşayan Amerikalı bir arkadaşıma ait. En soldaki Ortaköy'den bir sahne. Öylesine heyecanlıydı ki anlatırken, coşkusu bana geçti. "Güvercinler" dedi "yıkanmaya bayılıyorlar biliyor musun?" Hayır bilmiyorum. Ortaköy'deki güvercinlerin fırsat buldukça kendilerini suyun altına attıklarını da fark etmemişim bugüne dek. Güvercin fotoğrafının hemen yanındaki ise iki ay önce yine Ortaköy'de çekilmiş. Meğer her gün kendine iş edinip martıları besleyen biri varmış orada. "Görmüşsündür mutlaka" diye üsteledi arkadaşım, "Her gün orada, martılara ekmek atıyor." Başımı salladım. "Hayır, görmedim. Üstelik sen Ortaköy'de oturuyorsun ve ben her hafta buralara geliyorum. Ama hayır, görmedim işte." Neden görmüyoruz biliyor musunuz? Çünkü bakmasını bilmiyoruz. Çünkü karıncalar gibiyiz. Sürekli bir yerlerden bir yerlere bir şeyler taşıyoruz. Geçenlerde elim kolum dolu eve girerken aynı şeyi düşündüm. Durup hayattan niye bir "off" almıyoruz? Dünyanın en güzel şehrinde yaşıyoruz. Ama tadını alamıyoruz. Sürekli birileriyle randevulaşıyoruz ama şehirle olan randevumuzu unutuyoruz.
*** İzin gününde sabahın 9'unda telefonuma bir mesaj geldi. "Hadi" diyordu. Sultanahmet tarafındayım. Hava müthiş güzel, hadi gel." Ne mi yaptım? "Tamircileri beklemem lazım, onlardan randevu almak o kadar zor ki, bilemezsin" diye abuk subuk bir cevap yazdım. Ne kadar sıkıcıyım değil mi? Bu arada üzerinde "Kahrolsun faşizm" yazan tarihi eser Beşiktaş Parkı'nın tam ortasında. Fark eden oldu mu bugüne kadar?
|