Kazakistan'a dikkat
Milli takımımız ne yazık ki cumartesi gecesi İnönü Stadı'nda zoru başaramadı. Geçen haftaki köşe yazımda iki takımı da analiz edip işimizin çok çok zor olacağını söylemiştim. Yunanistan, teknik direktör Otto Rehhagel'in oturttuğu müthiş bir takım savunmasıyla birbirinden güçlü takımları geçerek Avrupa Şampiyonu olmuştu. Arkadaşlarını en geriden yöneten, üstün deneyimiyle oyunun temposunu ayarlayan çok başarılı bir kaleciye sahiptiler. Hücum güçleri ve topa sahip olma oranları yeterli değildi. Ama İtalyan modelinin de üstüne çıkan hemen hemen hatasız gibi bir savunma kurgusuyla Avrupa'nın en iyi ekiplerine bile çok zor pozisyon vermişlerdi.
Emre'nin fizik gücü azdı Bize baktığımızda fazla sayıda saha içi sıkıntıları görülüyordu. Defans bloğunun ortasındaki oyuncularımızın topu olumlu kullanma becerileri yoktu. Kolektif yapımız yeterli değildi. Duran toplarda etkili olamıyorduk. En kilit isimlerden Nihat sakattı, Emre'nin de maç eksikliği dolayısıyla fizik gücü düşüktü. Ayrıca eldeki kadroda kapalı savunmaları hava toplarında zorlayacak, vücudunu kullanarak yerleşme düzenlerini bozacak pivot forvetimiz yoktu. Bu analizlerden sonra ortaya çıkan tablo şöyleydi; çok koşmak, savaşmak ve seyirci avantajı Yunanistan'ı yenebilmek için yeterli değildi.
Şans yetmedi Şans faktörüyle birlikte ekstra artılara ihtiyacımız vardı. Onlar da gerçekleşmeyince zoru başaramadık. Takımımız iyi niyetle koştu, mücadele etti. Bilhassa ikinci yarıda yüksek temposunu rakibini kabul ettirdi ama üretkenlik sağlayamadı. 90 dakikada aklımda kalan 3 yarım pozisyon var. Ersun Yanal'ın elindeki kadroya göre kurduğu takım tertibi, yaptığı oyuncu değişiklerinde eleştirilebilecek tek taraf vardı. Çok adamlı kontraatak yapma özelliği olmayan Yunanistan'a karşı çift ön liberoyla başladı. Bu riski erken almamak için bir tercih meselesidir. Tartışmaya açık. Ama Hüseyin ve Koray da hücuma katkı veren isimler değil. Örneğin Koray'ın yerine Serkan'ı tercih etse hem onun çabukluğuyla savunma güvencesinden faydalanır hem de depar kulvarlarına giriş-çıkış yapmasıyla Yunanistan savunmasını sarsabilirdi. İkinci yarıya Tuncay'la başlamak beklenen bir doğruydu. Ardından da yerinde bir kararla Gökdeniz-Necati değişikliğine gidildi.
Fatih iyi forvet ama... Ama iş dönüp dolaşıp kamuoyunda ve medyada Hakan Şükür üzerine yoğunlaşıyor. Hakan Şükür üstünde yoğunlaşması da normal. Çünkü bu işte bir önemli yanlış var. Dünyanın en güçlü ulusal ve kulüp takımlarında hep etkili bir güçlü pivot forvet var. Eğer Hakan Şükür'e benzer bir oyuncumuz olsa zaten kimse bir şey söylemez, "Ersun Yanal bu oyuncuyu tercih etti" denir ama böyle bir alternatif olmadığı sürece Hakan Şükür'süz bir milli takım mantığa uygun gelmiyor. Fatih Tekke iyi bir forvet, ama Türkiye için. Uluslararası alanda golleri ve asistleriyle gündeme gelmesi çok zor.
Mucizeye kaldık Bugüne kadar ki grupta 4 önemli maça bir göz atalım; 2 Yunanistan ve 1 Ukrayna maçlarında yeterli pozisyon da bulamadık, gol de atamadık. Kadıköy'deki Ukrayna maçında rekor sayıda, 30 kadar duran top kazandık. Defansları ve kalecileri yıldız oldu. 4 zorlu maçtaki tek golümüzü 60 dakika 10 kişi oynayan Danimarka'ya Nihat'ın uzaktan çok iyi yere giden tesadüf bir kafasıyla atabildik. Bundan sonra gruptaki şansımız ne olur? Benim maç yazımın başlığı 'Mucizeye kaldık'tı. Nedenini şöyle açıklayayım; Yunanistan en az 2 veya 3 puan kaybedecek ama biz Danimarka ile deplasmandaki Ukrayna ve Arnavutluk maçlarının hepsini birden nasıl kazanacağız? Bir de madalyonun öbür yüzü var, şu anda hem yorgunuz hem de moralsiz. Motive olmamız çok zor. Bu yüzden kimse yadırgamasın ama ben yarın geceki maçtan dahi korkuyorum.
|