"Ayağa kalkmayan Yunanlı olsun!"
Galibiyetle çok yol alacağımız bu maçı neden kazanamadık? Bu maç Atina'daki maçın ters açıdan tam bir benzeriydi. İlk devre üzerimize ölü toprağı serpilmiş gibiydi. Ne seyirci, ne çıkan ilk 11, ilk 10 dakika dışında staddaydı. Yunan takımının hocası Rehhagel futbolcularına "İnönü Stadı'ndan korkmayın" demiş. Dünkü İnönü Stadı'nda korkacak hiçbir şey yoktu. Kırk yıldır bu stada gelirim. Tribün tezahüratının bu derece az olduğu, tribün baskısının hiç hissedilmediği bir maç daha görmedim. Seyircimizin milli maç için ne bir tezahüratı, ne bir dörtlüğü, ne bir baskı yaratacak en ufak bir sloganı var. Söyleyebilirse, "Dağ başını duman almış" diye başlıyorlar; üç mısra sonra kesiliyor. Bir ara yeni açık tribünleri coşturmak için "Ayağa kalkmayan Yunanlı olsun" diye bağırmaya başladı. Bu stadda "Ayağa kalkmayan Fenerli olsun... Ayağa kalkmayan Cimbomlu olsun" tezahüratlarını çok duydum ve o tezahüratlarda kalkmamaya cesaret gösterenine hiç rastlamadım. Ama dün hiçkimse tenezzül edip yerinden kıpırdamıyor, sesini bile yükseltmiyordu. Böyle bir ilk yarıda Türk Milli Takımı'nın herhangi bir şey yapması beklenemezdi. Ta ki ikinci yarıya kadar.
İkinci yarıda ne değişti? Ersun Yanal sahada gezinen Koray'ı almayı akıl etti. Yerine Tuncay'ı koydu. Tuncay tribündeki 35 bin kişinin de, sahadaki 11'in de fitilini ateşledi. Ersun Hoca'ya sormak lazım: O Tuncay ilk 11'de neredeydi? O kadar iyi mücadale etti, o kadar pozisyona kendi başına girdi, teknik kondisyonu o kadar iyiydi ki, maçın hakkının verilmesi için Tuncay'ın bir gol atması adil olurdu. Ama futbolun adaleti bu kadar. Kaçırdığı o iki pozisyon için kızamıyorum çünkü o pozisyonların yarısını yapan da kendisi. Tuncay'ın ateşlediği milliler ikinci yarıda galibiyeti kaçırdı.
Seyirci Hakan Şükür lehine bağırdı. Hakan'ı veya o tarz bir adamı aradık mı? İlk devre sonunda Türk spor yazarlarıyla aramızda konuşuyorduk. Adını vermeyeyim; birisi yine Hakan Şükür'den bahsetti. Bütün yazarlar "Yeter bu konuyu yine açma" diye lafı ağzına tıkadılar. Bu maçta tartışılacak en son noktalardan bir tanesi Hakan Şükür. Gökdeniz'i, Necati'yi, Koray'ı, bir de kötü olmamasına rağmen Yıldıray son dört dakikada da olsa neden kırmızı kart gördü; bunları konuşalım. Maçın bitimine dört dakika kalmış, sarı kartın var, hala 30 metre koşup Markus Merk'e laf anlatacaksın. Yıldıray gibi bir futbolcuya takımını 10 kişi bırakmak yakışıyor mu? Merk, belki bütün maç avantajları Yunan takımı lehine kullandı. Ama Yıldıray bilmeli ki, o dakikada o hakeme itiraz edilmez.
|