Haftanın savaş ve macera filmleri izlemeye değer
Ufaklar ve büyümeyenler için güzel bir film var bu hafta. Üstelik öyle çok da "eski" değil. Her kılığa girmenin ustası Jim Carrey, "Lemony Snicket'in Talihsiz Serüvenler Dizisi" (Lemony Snicket, Universal / Tiglon) ile harikalar yaratmıştı. Baştan sona muhteşem bir hayal ürünü olan, alışılmadık biçimde seyirciyi afallatan bu nefis yapıt, gerçeküstücülere de övgü dolu bir gönderme. Baudelaire yetimlerinden 14 yaşındaki Violette icatlara çok düşkündür. 12 yaşındaki Klaus ise tam bir kitap kurdudur. Sunny de var: O da bir bebek. Üçlü, kendisini bir gün ana babalarını bir yangında kaybetmiş olarak bulur. Peşlerine, ana babalarının mallarında gözü olan Kont Olaf takılacaktır. Keanu Reeves'in ilk filmlerinden "Bill ve Ted'in Maceraları" (Bill and Ted's Excellent Adventures, Studio Canal / Palermo), hoşça bir komedi. Sokrates, Jan Dark ve Lincoln başrollerde! Haftanın en çarpıcı ve zeki filmi, bana sorarsanız, "Hırsız" (Criminal, Warner Bros / Tiglon). Los Angeles'teyiz. Eski dolandırıcılardan Richard, ufak tefek kandırmacalar yaparken gözlemlediği Rodrigo'yu beğenir ve 750 bin dolarlık bir işe ayartır. Ama dedik ya, bu işe karışan herkesin kendine göre bir beklentisi vardır. Paul Newman ile Robert Redford'un ünlü "The Sting"ine benzer bir şaşırtmacalar serüveni. "Suç Sanatı" (Art Heist, Sony Pics) da izlemeye değer bir film. New Yorklu sanat uzmanı Sandra Walker Barcelona'da bir müzeye bağışlanan ama çalınan bir tabloyu bulmak için çalışmaya koyulur. Ama işin ucunda Rus mafyası vardır. Bu arada devreye, Sandra'nın polis kocası Bruce girer. Sandra kocasından uzak kalmaya çabalarken, Bruce karısını bu olaylardan "kurtarma" operasyonuna kalkışır. Karmaşık ama izleyiciyi hemen sarıp sarmalayan bir film. Suç deyince, Ridley Scott'un artık klasikleşmiş "Thelma ve Louise"ini (Thelma & Louise, MGM / Tiglon) anmadan geçmek olmaz. Susan Sarandon ile Geena Davis'e birer Oscar adaylığı getiren bu kötümser film, gezerken başlarına gelen kötü bir olay ardından, Amerika'da ölüm saçmaya başlayan iki kadının "isyanı" ile ilgili bir ağıt. Istvan Szabo'nun mücevher gibi filmi "Taraf Tutmak" (Taking Sides, Esen) de bu haftanın önemli DVD hadiseleri arasında. Bu film, izleyiciyi sanat ve politika ilişkileri konulu gerçek bir öyküye götürüyor. Naziler döneminde Berlin Filarmoni Orkestrası şefliğini sürdüren Wilhelm Furtwangler, savaş ardından titiz Amerikalı binbaşı Steven Arnold tarafından "Nazi işbirlikçisi" suçlamasıyla sıkı bir sorgulamadan geçiriliyor. Szabo, filmin adı gibi, bu karmaşık konuda taraf tutmuyor ve izleyiciyi kendi kararıyla başbaşa bırakıyor. Müthiş bir yapıt... Bir başka ilginç savaş filmi, İngiltere'den. "Savaşın Adamları" (Two Men Went To War, Esen), kendi başlarına savaşa giden iki askeri dişçinin gerçek öyküsü. El bombaları ve iki tabancayla yola koyulan adamların maceraları. Usta işi oyunlar, sağlam bir senaryo. Bence ilgiyle göz atılmalı.
|