Kamu borcu ve vergi gelirleri
Uzun süredir kamu borcunu daha iyi yorumlamak ve ülkeler arasında karşılaştırma yapabilmek amacıyla, bu borcunun milli gelire oranı esas alınıyor. Değerlendirmeler buna göre yapılıyor Bu oran ülkelerin kamu borcunun ekonomiye olan yükünü gösteriyor. Kamu borcunun milli gelire oranı, 1990'lı yılların başında, Maastrich Kriterleri kapsamında AB'ye üye olacak ülkeler için bir şart olarak konulunca, dikkatleri üzerine çekti. Diğer ülkeler için de benzer metodoloji kullanılmaya başlandı. Gelişen piyasalara sahip ülkelerde ise yapısal ve politik riskleri yeniden değerlendirilerek, yüzde 60 oranının altında bir borçluluğa sahip olmaları, genel kabul gören bir görüş oldu. Ancak, tartışılan hep kamu borcu ve milli gelir arasında ilişkiydi. Oysa işin biraz detayına girildiğinde bu göstergenin kamu borcunun ödenmesi ile olan ilişkisinin fazla güçlü olmadığı anlaşılıyordu. Zira borç, borçlunun çalıştığı veya iş yaptığı kurumun geliri ile değil ondan elde ettiği gelir ile ödenebilirdi. Konuyu kamunun borcuna taşıdığımızda, borcun, milli gelirle değil ondan kamunun payına düşen gelir ile ödeneceği açıktı. Kamunun geliri ise vergi gelirleriydi. Milli gelirleri ve borç düzeyi aynı olan iki ülkeden, borç ödeme kapasitesi olarak vergi gelirleri fazla olanın, az olandan farklı olması gerekliydi. Bu görüşü destekleyenler arasında Harvard Üniversitesi profesörlerinden Ricardo Hausmann da var. Ona göre, "borç milli gelirle değil, kamunun ondan aldığı payla ölçülür. Dolayısıyla, kamu borcunun vergi gelirlerine oranı daha iyi bir göstergedir." Tablodan bazı ülkelerin kamu borcu, vergi gelirleri ve milli gelir arasındaki ilişkilerini izlemek mümkün. Türkiye'de kamunun net borcu, vergi gelirlerinin yaklaşık 3 misli. Bu oran, 2000 yılında yüzde 237,2 iken, daha sonra yüzde 369,7'ye kadar yükseliyor. İzleyen yıllarda ise azalış trendine giriyor. 2004'ün sonunda yüzde 291,2 olarak gerçekleşmiş. Türkiye, tabloda yeralan ülkelerden Yunanistan'la aynı düzeyde. Brezilya, Meksika ve Belçika'nın borç/vergi oranları bizden az. Arjantin, borçlarının önemli bir kısmını silmesine rağmen hala yüksek oranlara sahip. Şili ise borcu fazla olmayan bir ülke. Şili'nin vergi gelirleri kamu borcunun iki katı daha fazla. Prof. Hausmann, bu oranın uluslararası kredi derecelendirme kurumlarınca fazla dikkate alınmadığı konusunu da eleştiriyor. Kanımca Prof. Hausmann haklı. Örneğin, Türkiye'nin kamu borcu/vergi gelirleri oranı bazı ülkelerden daha düşük iken kredi derecesi notu daha aşağıda olması mantıklı değil. Türkiye, Hindistan, Polonya, bir ölçüde Yunanistan ve İsrail gibi ülkelerden borç/vergi geliri oranı açısından daha iyi durumda iken, bu ülkelerden daha düşük kredi derecelerine sahip. Bu nedenle konuyu, uluslararası platformlarda ortaya koyup tartışmaya açmamız ve yorumlamalarını yeniden yapmaları için yönlendirmemiz gerekiyor.
|