|
|
Nâzım Hikmet'e hoşgörü
Şiire başladığım yıllarda Nazım Hikmet'in yapıtları yasaklıydı. Üniversiteye geldiğimde "Yön" dergisi "Kuvayı Milliye Destanı"ndan kimi parçaları yayınlamaya başladı. Birkaç yıl sonra da bizim kuşağın kadirbilir ağabeysi, sevgili Memet Fuat, "de" yayınları arasında "Dört Hapishane'den" ve "Piraye'ye 21-22 Şiirleri"ni yayınladı. Dünyada ve Türkiye'de 68 olaylarının yaşandığı sırada İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünde öğrenci idim. Yıl sonlarında öğrenci ve öğretim üyeleriyle Göksu'da piknik yapılır, şiirler okunurdu. Yine böyle bir piknikte, Eyüp adında bir arkadaşımız, birden ayakkabılarını çıkararak çıplak ayakla, Nazım Hikmet'in "Dört nala gelip uzak Asya'dan" diye başlayan "Davet" şiirini okumaya başladı. Üstelik, o muhafazakar öğretim üyeleri ve öğrenciler önünde. Ama aldığı alkış, hala kulaklarımın labirentinde durur. Bütün bunları neden ve niçin anlattım? Geçen hafta Milas'ta bir lise öğrencisi, Nazım Hikmet'in bir şiirini okuduğu için kaymakamın talimatıyla üç saat için de olsa gözaltına alındı. Başbakan, Milli Eğitim Bakanı açıklama yaptı. Öğrencinin okuduğu şiirin dinleti programında olmadığı filan tartışıldı. Tüm bunlar bir yana, Nazım Hikmet artık bedenen aramızda değil, ama şiirleriyle yaşıyor. İki gün sonra da 42. ölüm yılı. Ahmed Arif ve Orhan Kemal ile birlikte anılacak ülkenin bir çok yerinde. Ben de yarın Ankara'da Makine Mühendisleri Odası'nın düzenlediği anma toplantısında bulunacağım. Dünün en muhafazakâr kesimi bile, Nazım Hikmet yasağının henüz yeni kalktığı yıllarda, onun şiirine tahammül edebiliyor da, dün o öğretim üyeleri misali profesörlerin, doçentlerin rahle-i tedrisinden geçmiş kimileri şiire aynı hoşgörüyü gösteremiyor. Kimi kaymakam, kitapları yasaklamaya kalkıyor, kimi şiire tahammül edemiyor. Ölümünün ardından neredeyse yarım yüzyıl geçmiş bir şaire bu tahammül edememek, bu hoşgörüsüzlük neden? Şu yaşıma kadar Türkiye'nin dolaşmadığım yeri kalmadı ve nice kaymakam gördüm, edebiyatın meşalesiyle bulunduğu çevreyi aydınlatan. Sözüm onlara değil. Yalnız ülkemizin sanat-edebiyat örgütlerine bir önerim olacak. Bundan sonra düzenlenecek sanat-edebiyat yarışmalarının seçici kurullarına mutlaka bir de bu "yasakçı" kaymakamlardan birini almalı. Yalvaç kaymakamını roman, Milas kaymakamını da şiir seçici kurullarına mesela. Hiç olmazsa edebiyatın lezzetine varmış olurlar böylece. Bir kitap okuyarak hayatları değil ama, düşünceleri değişir belki.
Öğretmenime teşekkür Geçen hafta Sait Faik Hikâye Armağanı ile ilgili olarak ödülün 1964'ten itibaren düzenli biçimde verildiğini yazmıştım. "Yazı ve şiirlerimi dikkatle izlediğini" belirten emekli edebiyat öğretmeni Sayın Ali Şahin, ödülün 1981 ve 1982'de verilmediğini, 1993'te de ödüle değer yapıt bulunamadığını bildirdi. Teşekkürler öğretmenim.
|