| |
|
|
Meğer koca AB'nin bir "B Planı" yokmuş
Fransızlar AB'ye karşı olamaz. Çünkü AB demek, Fransa demek de. Bence bu referanduma ilişkin hata şu.. Fransa'da hem bir Başkanlık seçimi, hem de bir genel seçim yapılmalıydı önce. Fransızlar, mutsuzluklarını önce iç politikadaki sorumlulara boşaltıp, rahatlamalıydılar. Sonra da halkın desteğini almış yeni Başkan'ın ve yeni iktidarın sunumunda, AB Anayasası Fransız halkının onayına götürülmeliydi. Bunun kanıtını "Le Parisien"in düzenlediği "Sandık Başı Anketi"nin sonuçlarından görebiliriz. Buna göre referandumda oy kullanan Fransızlar'ın kararlarında yüzde 41 ile "Fransa'nın sosyal durumu", yüzde 26 ile 'Fransa'nın Avrupa'daki yeri', yüzde 24 ile 'Avrupa'nın dünyadaki yeri', yüzde 21 ile 'AB Anayasası'nın içeriği' etkili olmuş. 'Türkiye'nin AB üyeliği' yüzde 12 oranında etkiliymiş oy kullananlarda. Yani bu anayasa referandumlarını biz de biliyoruz. İki kez bizde de anayasa referandumu yapıldı. Katılım oranları da yüksekti. Oy kullananlardan kaçı, 1961 ve 1982 anayasalarını okudu ki? Bu referandumun doğurduğu sonuçlara gelince. Dehşet verici bir durum ama, meğer AB'nin bir "B Planı" yokmuş. Bizde bile bir B Planı vardı AB'ye dönük. Eğer AB bize 17 Aralık'ta müzakere takvimi vermeseydi, Başbakan Erdoğan bizim B Planımızı "O zaman biz de Ankara Kriterleri'ni uygularız" diye açıklamıyor muydu? Oysa AB Anayasası'nın Temel Anlaşması'na (IV-443-4) göre, "Bu anlaşmanın imzasından sonraki iki yıl içinde üye ülkelerin beşte dördü Anayasa'yı onaylar ve bir ya da birkaç devlet onay konusunda problemlerle karşılaşırsa, durum Avrupa Konseyi'ne götürülür." İki yıl sonraki tarihin de 29 Ekim 2006 olacağını hatırlatalım. Bu beşte dördü bulabilmek için, öncelikle bundan sonraki referandumlarda ve AB Anayasası'nı parlamentolarında oylayacak ülkelerde üçten fazla "Hayır" çıkmaması gerekiyor. Bundan sonra yedi ülkede referandum, sekiz ülkede ise parlamento oylaması var AB Anayasası'nın kabulü konusunda.. Çek Cumhuriyeti'nin yöntemi ise belirsiz.. Referandum yapılacak ülkeler ve tarihleri şöyle: Hollanda (1 Haziran), Lüksemburg (Temmuz), Danimarka (Eylül), Portekiz, Polonya ve İrlanda (Ekim), İngiltere (Mayıs 2006). Şimdi öncelikle 16 Haziran'daki AB Zirvesi'ni beklememiz gerekiyor. 1 Temmuz'da da İngiltere'ye geçiyor dönem başkanlığı. Siyaset ve diplomasi mesleğinin bütün incelikleri bu açmaza bir çözüm üretmek için devrede olacaktır. Dikkatle izleyip, dersler almamız yararlı olur. Bu olayın "Türkiye Merkezli" olmadığı konusunu da özellikle vurgulamalıyız. Ama sonuçları Türkiye'yi etkileyecek. Örneğin BBC'nin siyasi yorumcusu Paul Reynolds dün "Türkiye ile müzakereler 3 Ekim'de başlayacak. Bu yıllarca sürebilir. Ama şu anda kimse bir gün Türkiye'nin ne biçim bir Avrupa'ya katılabileceğini bilmiyor" demekteydi.
|