|
|
Kaybedenler kazandı kazananlar kaybetti
Şu belli oldu... Biz girene kadar, ortada Avrupa Birliği falan kalmayacak...
Fransa'da referandum yapıldı. Avrupa Birliği Anayasası'na "hayır" çıktı. Deniyor ki: "Fransızlar çok milliyetçidir, egemenliği Brüksel'e bırakmaya razı olmadılar." Bu doğru değil... Doğru olsaydı, aynı "milliyetçi" Fransızlar, AB'nin kurucu devletlerinden olmazdı...
Peki bu "hayır" ne anlama geliyor? Şuna... "Kaybedenler kazandı..." "Kazananlar kaybetti..." Ne demek istediğimizi açalım biraz...
Fransa'da kimler "evet"i destekliyordu? İktidar... İş dünyası... Medya... Kilise... Yani, kazananlar...
Fransa'da kimler "hayır" ı destekliyordu? Muhalefet... Sendikalar... Köylü Federasyonu... Yani, kaybedenler...
Referandumda kim kaybetti? İşleri tıkırında olanlar... Referandumda kim kazandı? İşleri kötü gidenler...
Bunun kanıtı şu... Referandum bittikten sonra "hayır" diyenler arasında bir kamuoyu yoklaması yapıldı... Yüzde 59'u, "artan işsizlik" nedeniyle "hayır" dediğini söyledi. Yüzde 30'u da, AB kriterleri gereği tarıma desteğini azaltmaya çalışan "hükümete hayır" dediğini söyledi.
Referandumun gerçek sonucu budur: AB macerası Fransa'da "ekmeği küçülttü..."
"Ekmek yoksa, pasta yesinler" diyen Marie Antoinette'in başına ne geldiyse, "AB ile yola devam edelim" diyen Chirac'ın ve hükümetinin başına da o gelecek...
Türkiye'ye dönelim... 42 yıldır bizi kapıda ağaç eden AB'yi ve kapılarımızı ardına kadar açtıran ucube Gümrük Birliği'ni kimler destekliyor? İktidar. İş dünyası. Medya. Cami. Fransa'dan farklı olarak bir de, DEHAP...
İlk seçimde görürüz, yüzde kaçın işi tıkırında...
|