Fransız gurur ve şuuru
Fransız halkının AB Anayasası'na 'hayır' demesiyle ilgili olarak herhalde bakılmadık delik, yapılmadık 'geyik' pek azdır. Onun için tekrara düşmemenin yolunu ararken mayınlı tarlalara sapmak mümkün. Esasen herkese meşrebine göre bakış yaraşır; bazıları 'Şeytan'ın gör dediğini görmek' için, bazıları da 'Rahman'ın gör dediğini görmek' için çabalar. Konunun püf noktalarından biri 'hayır'ların görünür ve görünmez gerekçeleri. Şimdilik en fazla itibar gören iki gerekçe birbiriyle bağlantılı: -İşsizlik ve işsizliği artıracak şekilde sermaye göçü. Eğer maddi ve somut gerekçelerin en temel belirleyici olduğuna inanıyorsanız böyle düşünmenizde hiçbir sakınca yok. Ancak 'Fransız gurur ve şuuru' fazla ortalarda görünmeyen bir etken olarak öteki bütün gerekçelerin içinde faal. Bu etken, Fransa'daki derin ve sinsi ABD karşıtlığıdır.
'Fransız gurur ve şuuru' pek de marazi bir karşıtlık sayılmaz. Çoğu zaman rakibinde saygınlık uyandırabilen bu karşıtlığın çarpıcı bir örneğini, eski ABD Başkanı Nixon'un hatıralarından süzmek mümkün: -De Gaulle ile buluşmamızda İngilizce olarak bütün söylediklerimi gayet iyi anladığını fark ediyordum. Ama bana özenle Fransızca karşılık veriyordu. Hatta bununla yetinmiyor, çok iyi anlamış olduğu halde konuşmamın Fransızca'ya tercüme edilmesini sabırla bekliyor ve ondan sonra kendi dilinde karşılık vermeye başlıyordu. Büyük bir kültür mirası üzerinde yaşayan Fransa imparatorluk geçmişine sahip olmanın yaratıcı ağırlığı ile geleceğini de parlak görmeye şartlanmış bir ülke. İngiliz dilinin ezici dünya hakimiyetinden ve ABD'nin tek başına küreyi yönetme şehvetinden son derece rahatsız bir millet olarak Fransızların karşıtlığı şapşal bir büyüklenme (=megalomani) gibi durmuyor. Bu karşıtlıkta her şeye rağmen ciddi bir yarışçı karakter var. Bizim bazı kuru böbürlenmecilerimizdeki gibi 'mazide yaşatan' gerici bir dinamik teşkil etmiyor. Fransız karşılığının artık pek ağırlık koyamaması, hatta biraz da yüze-göze bulaştırılması ise De Gaulle ile Chirac arasındaki feci çap farkından. Bütün bu 'Frenkçe' mülahazalara rağmen AB Anayasası'na 'hayır' diyenlerin evetçilerden yüzde on fazla çıkması bir parça şaşırtıcı. Belli ki Fransa'nın kırsalı, referandum saatine doğru fazladan virüs kapmış.
Tam da Fransız ahalisinin sandığa gideceği saat yaklaşırken ABD'nin haşin ve derin Devlet Sekreteri Rice, hariciye makamından gazel okudu: -Eğer Avrupa Birliği Türkiye'yi reddederse çok kötü olur. Hiçbir şekilde bunun bedelini ödeyemeyiz. Al sepetten bir salatalık! Bütün Avrupa'da az veya çok bir Amerikan soğuk algınlığı varken. Her ABD yetkilisi AB için ahkam kesmeye kalktığında Avrupalıların en az yarısının tüyleri diken diken olurken. Hele Ankara için herhangi biri Sam emmilik yapmaya kalkıştığında haçlı bilinçaltındaki Türkiye tepkisi daha bir kabarırken. Ekselans Sekreter Rice neden bu lafı bir göktaşı gibi Avrupa'ya fırlatıverdi? Dünyanın en kirli ve en karanlık fırıldaklarını iyi bilmesiyle ünlü Rice, böyle beyanı ile Avrupalıların tepesini attıracağını kestirememiş olabilir mi? -Sen gene komplo ürettin! Allah için; ben mi ürettim, yoksa ABD'nin sayın Devlet Sekreteri mi? Nesnel bakanlar görecektir; bu tabloya rağmen 'ABD'nin Türkiye'cilik yapması samimidir, Avrupalıları da hiç kızdırmaz' diyen mi asıl komployu üretmiş olur, ben mi? Niyet ne olursa olsun, Rice'ın bu sözleri, 'hayır' kampanyası yürüten Fransızlara verilmiş bir destektir.
Bu konu ile ilgili olarak çok önemli bir püf noktası daha var: Nereden bakarsak bakalım; AB rüyasının merkezindeki ülkelerin, özellikle de 12 yıldız çemberini oluşturan ülkelerin vatandaşları adeta ortadan ikiye ayrılmışlardır. Halkların yarısı AB'nin lehinde, yarısı aleyhindedir. AB rüyasının geleceğine ilişkin karamsarlık ile iyimserlik birbirine denk gibidir. Kabuller genellikle yüzde birkaç puanlık farka dayanmakta, ezici bir AB'ci ahali ortada görünmemektedir. Peki o nasıl cennet bir gelecek, nasıl kutsal bir uygarlık tasarısıdır ki, muhatapların yarısına cehennem gibi görünebilmektedir? -Efendim gene ve hâlâ mı AB karşıtlığı? Karşıtlık militanlık; orada işim yok. Sadece bu ısmarlama yeryüzü cennetinden şüphelenme hürriyetimi kullanıyorum. Tabii AB ölçütleri yasaklamıyorsa.
|