Huntington'ın planı
Harvard Üniversitesi Siyasal Bilimler profesörlerinden Samuel Huntington'ın Türkiye'de yaptığı söyleşiler ilginçti. Bugüne kadar 12 kitabı yayınlanmış. Bunlardan en meşhuru, yazdığı bir makaleden yola çıkarak geliştirdiği "soğuk savaş sonrası uluslararası politikada belirleyici unsurun uygarlıkların çatışması olduğu" görüşüne dayanan "Medeniyetlerin Çatışması" isimli çalışması. Bu kitap kendisine dünya çapında ün kazandırmış. Anglo-Protestan kültürü ve hıristiyanlığa karşı zaafı yapıtlarında belirgin bir unsur.
Karamsar ama yapıcı... Türkiye için, kendi değimi ile "karamsar ve fakat yapıcı gerçekçilik" içeren bir tablo çiziyor. Görüşüne göre, "Türkiye AB'ye üye olamaz. Çünkü AB, Türkiye'yi istemiyor." Dolayısıyla karşısına iki başka seçenek çıkıyor. Birincisi, Müslüman-Arap ülkelerle bütünleşip onların lideri olması, ikincisi ise milliyetçi ve bağımsız bir ülke olarak varlığını sürdürmesi. Huntington'ın B Planı diye adlandırılabilecek bu yaklaşımında, dört nokta üzerinde kısaca durmak istedim. 1. Huntington'ın Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne karşı önerdiği B Planı yeni değil. 1996 yılında yayınlanan "Medeniyetlerin Çatışması" kitabında da benzer görüşleri dile getirmişti. Ancak yönü farklıydı. O tarihlerde, "Mekke'yi reddeden ve Brüksel tarafından reddedilen Türkiye'ye" Sovyetler Birliği'nin çöküşünden sonra rol veriyordu. Yeni oluşumda Türkiye, Kafkaslar'a ve Orta Asya'ya yönelmeliydi. Şimdi ise bundan vazgeçmiş görünüyor. Müslüman-Araplar'ın liderliği tezi aklına daha fazla yatmış gibi görünüyor.
Ekonomik analiz eksik 2.Analizlerinde, ekonomik yaklaşım veya altyapı öğesi yer almıyor. Geçmiş tarihi oluşumlara ve politik gelişmelere dayanarak tahminler yapıyor. Küreselleşmeye paralel mal ve finans piyasalarındaki gelişmeler, ulaşım ve haberleşmede akıl almaz yenilikler denkleminde yok. Hâlâ soğuk savaş sonrası ekonomik yapı üzerine çeşitlemeler analizlerine hakim oluyor. 3.Türkiye'nin AB'ye üye olması, ortaya attığı "dinler ve kültürlerin ayrışması ve çatışması" tezini çürütecek bir gelişme olacağına şüphe yok. Bu nedenle, "Türkiye AB'ye üye olamaz, çünkü onu almazlar" görüşünü şiddetle savunuyor. 4. B Planı içinde yer alan Türkiye'nin milliyetçi ve bağımsız bir ülke olarak bölgede güç olması seçeneği, son zamanlarda güçlendiği konusunda ABD yönetiminin kaygılarını taşıyan milliyetçilik görüşünün bir yansıması gibi görünüyor. Oysa, son kitabı "Biz Kimiz?"in 366. sayfasında yer alan bir grafik, Türkiye'nin 1990'lı yılların başında da ulusal onuruna en fazla önem veren ülkeler arasında yer aldığını açıkça gösteriyor. ABD, İrlanda, Hindistan ve Polonya da ulusal onurundan çok gurur duyan ülkeler olarak görülüyor. Profesör Huntington'ın sunuşu, olayları kavrayışı ve yaklaşımı, belki de ilerleyen yaşının da etkisiyle, oldukça geride kalmış gibi bir izlenim veriyor. Uzlaşmacılığa ve etkinliği dayanan çağdaş yaklaşımları yansıtmıyor.
|