|
|
Edebiyat, geri gelecek mi?
Türkiye Yazarlar Sendikası (TYS), ülkemizin en köklü, en uzun ömürlü yazarlar örgütü. Geçen yıl, 30'uncu kuruluş yıldönümünü kutladı. Ben de bir süre, Aziz Nesin başkanlığında, yönetim kurulunda bulundum. TYS, önümüzdeki cumartesi yapacağı kongrede yeni yöneticilerini seçecek. Tünel'den Cağaloğlu'na bir küçük odada yıllardır çalışmalarını sürdüren TYS'nin şimdi Yıldız Sarayı'nda salonu ve kütüphanesiyle bir ofisi bulunmakta. Otuz yılda, nice zorluklar aşılarak kimi kazanımlar da elde edildi. Ama bunlar yeterli mi? TYS Birleşik Özne Girişimi, seçim öncesi şöyle bir saptamada bulunuyor: "Türkçemiz ve edebiyatımız yıllardır, yayın tekelleri ve holdinglerin denetiminde, başka dil ve edebiyatların saldırısı, dahası işgaliyle karşı karşıyadır. Bu saldırıyı göğüslemenin yolu, yazarların dayanışmasını örgütlü aşamaya yükseltmekten geçer. Oysa yazarların ta 70'lerden gelen, Aziz Nesin ve Demirtaş Ceyhun'ların çileli bir mücadeleyle oluşturdukları bir örgütü, TYS zaten vardır. Ne ki TYS, son yıllarda, yazar hakları şöyle dursun, Türkçe'yi ve edebiyatı savunmak gibi en temel görevini dahi ihmal etmiş; işgali sessizce izlemeyi seçmiştir. Yüzlerce TYS üyesi ise sendikasına küsmüş; 600'ü aşkın üyesi bulunan sendikamızın 2003 kongresine 50 yazar bile katılmamıştır." TYS yönetiminin hataları olabilir, yönetim eleştirilebilir de. Fakat gerek Oktay Akbal ve Ataol Behramoğlu, gerek son TYS Genel Başkanı Cengiz Bektaş'ın Türkçe'yi ve edebiyatı savunmada görevlerini ihmal ettiklerini söylemek biraz haksızlık olmuyor mu? Toplum, bugün edebiyata ne ölçüde önem veriyor ve TYS'nin etkinlikleri medyada ne kadar yer alabiliyor? Bu, ayrı bir konu. Sorun bence, TYS'nin iç yapısından kaynaklanmakta... Çünkü adında "sendika" ibaresi bulunduğu için, kitap çıkaran her kişi, yazarlık yeteneğine bakılmaksızın TYS üyesi oluyor. Sevgili Aziz Nesin, 12 Mart'ın darbe koşullarında yazarların bir "sendika"da toplanmasını çare olarak görmüştü. Zamanın yönetimi, dernek ve birlikleri kolayca kapatırken sendikalara pek dokunamıyordu. Gerçi 12 Eylül darbesi, Aziz Abi'nin bu öngörüsünü aşarak TYS'yi kapatabilecekti. Cumartesi kongrede, TYS Başkanı olarak Demirtaş Ceyhun'un bu zor dönemde birlik ve bütünlüğü yaratacağına yürekten inanıyorum. Şimdiye kadar yapılanlar değil, bundan sonra yapılacaklar önemli bence. TYS, "sendika" olarak değil de, gerçek bir yazar örgütü olarak, gerçek yazarları bünyesinde toplayarak varlığını sürdürebilir ancak. Gelecek TYS yönetimi, kitap fuarlarında imza kuyruğuna giren "ayrık otları"nı bünyesinden temizleyerek ve ülkenin etkili yazarlarıyla örgüt barışını sağlayarak var olabilir. Demirtaş Ceyhun'un bu barışı sağlayacağına inanıyor ve TYS'ye yeni döneminde başarılar diliyorum. Edebiyatın geri gelmesi, en çok edebiyatçıları sevindirecektir çünkü...
|