|
|
|
|
Hanoi'de gezi ve alışveriş
Vietnam, yavaş hareket eden halkı, bisiklet, motosiklet bolluğu ve Uzakdoğu sporları yapılan göl kenarlarıyla hoş bir tatil alternatifi olarak karşımıza çıkıyor.
Doğuya yapılan seyahatler Batı'ya yapılanlardan daha çok sürprizlerle dolu. Doğuya gittikçe bitki örtüsü, yemekler, kokular, iklim, insanların fiziksel görüntüsü değişiyor. Uzağa ve farklı bir yere gittiğini anlıyorsun. Batıya gitmek ise sadece benzer mahalleleri görmek gibi, çok da farklı değil. Geçen hafta Vietnam'a son zamanların en keyifli ve ilginç gezisini yaptım. Uzakdoğu'ya birçok kez gitmiş olmama rağmen, daha önce Vietnam'a gitmemiştim. Dört günlük seyahatimde iki gün başkent Hanoi'de ve iki gün Ho Chi Minh City (eski adıyla Saygon) 'de kaldım. Benim tercihim Ho Chi Minh City oldu. İkinci kez memnuniyetle giderim. Singapur Hava Yolları ile İstanbul- Dubai- Singapur-Hanoi olarak yaptığım uçuş beklemeler ile yirmi saat sürdü. Singapur Hava Yolları'nın servisi çok iyi, hostesler çok zarif ve hoştu.
FRANSIZ ETKİSİ İlk durak başkent Hanoi'nin havaalanı modern, yeni, büyük. Pasaport'dan geçmek biraz uzun sürüyor. Malum bölge insanlarında çok görülen bir ağırlık var. Hızlı hareket eden pratik insanlara rastlamak oldukça zor. Yarım saatlik bir yolculukla vardığımız şehirde ilk dikkati çeken motosiklet ve bisiklet çokluğu. Çok fazla trafik ışığı da yok. Yüzlerce motosiklet ve bisikletin normalde ilk kavşakta birbirine geçmesi ve çözülememeleri gerekiyor. Ama nasılsa herkes yolunu bulup devam ediyor. Hanoi'de kaldığımız Sheraton Otel "Hoan Kiem" Gölü ve "Red (kırmızı)" Nehri manzaralı güzel bir otel. Göl, nehir manzarası denilince akla mavi tonları gelir ama buralarda renk hafif sütlü kahveye daha yakın. Fransızların Vietnam'da uzun süre kalması nedeniyle hem Hanoi hem de Siagor'da Fransız etkisi binalarda çok görülüyor. Ara sokaklara dağılmış geniş bir alışveriş bölgesi var. Buralardaki caddelerin isimleri o caddelerde satılan mallarla ilgili. Vietnam ipeği pek makbul ve ağırlıklı ipek kumaş satılan sokağın ismi İpek Caddesi, altın satılan cadde Altın Caddesi, tişört satılan cadde Tişört Caddesi gibi. İpek kumaş ve hediyelik eşya bakımından zengin olan Hanoi'de herşey çok ucuz. Şehrin Fransız kısmı "cyclo" ile geziliyor. Üç tekerlekli bisikletin ön tarafına gayet konforlu bir kişilik oturma yeri koyunca adı "cyclo" oluyor. İnce yapılı Vietnamlıların ön tarafta oturan bir kişiye o bisikleti nasıl kullandığını düşünüp insan üzülüyor ama onlar bu işi 3 dolara yapmaktan çok memnunlar. Ortada genel olarak fakirliği çağrıştıran her şey var ama öyle bezgin ve mutsuz insanlar da yok gibi. Orada yaşayan yabancılardan aldığı bilgiye göre de fakirler ama mutsuz değilller görüntüsü çıkıyor ortaya. Evlerinde yemek yeme alışkanlıkları pek yok, kalabalık aile olarak yaşıyorlar ama evler çok küçük. Evler çok dar cepheli ve 3-4 katlı, tam sefer tası gibi. Evlerde çok yemek yenilmediği için sokaklarda yemek adeti var. Küçücük alçak sehpalarda ve taburelerde sebze ağırlıklı yemeklerini yiyen Vietnamlılar akşam manzalarını oluşturuyor. Batılı anlamda restoranlar var ama bunlar yerel halk için çok pahalı kalıyor. Şehrin içinde yapılan gezilerden sonra sıra şehir dışına geliyor. Hanoi'de 160 kilometre mesafede bulanan Halong Körfezi'ne yolculuk 3 saat sürüyor. Yol üzerinde köylerden, pirinç tarlalarından geçiliyor. Halong Kasabası'na gelince bütün teknelerin beklediği bir limana varılıyor. Tekneler ahşap, şezlonlar rahat, deniz mahsüllü mönüler çok lezzetli. Denizin içinden yükselen küçük taş dağlarının bazılarına yanaşmak mümkün. İçindeki mağaralarında gezildiği bu taştan tepelerin yüzlercesi daha öncesi rastlamadığım bir manzara oluşturuyor. Çok ilginç, farklı ve etkileyici. Denizin üstünde küçük sallarda yaşayan balıkçı aileler ise manzarayı tamamlıyor. Küçük kayıklarıyla teknenin yanına gelip meyva, balık satmaya çalışıyorlar. Uzun ve yorucu bir günün sonunda yine Hanoi'ye dönülüyor.
PAHALI DEĞİL Yorucu bir günün sonunda şehrin merkezinde bulunan Metropole Otel'in barına şöyle bir bakıp hemen onun karşısında bulunan Diva Art Cafe'ye geçiyorum. Koloniyel tarzda, tepede pervanelerin döndüğü açık hava bu mekanda daha çok yabancılar var. Vietnam standartlarında hoş bir yer olan restoranda başlangıç, ana yemek ve tatlıdan oluşan yemeğin bedeli 10 Amerikan doları. Sabah çok erken saatte kalkmayı göze alanlar için Hoan Kiem Gölü kıyısında tai chi dersleri yapanları izlemek tavsiye edilir. Şansınız varsa Kill Bill'de Uma Thurman gibi kılıç çalışması yapanlara da rastlamak mümkün. Programın ikinci durağı olan Saygon ise önümüzdeki haftanın konusu.
Ayşe Yağcı
|
|
|
|
|
|
|
|
|