|
|
|
|
Bu kente gitmek için elinizi çabuk tutun
Eski adı Saygon olan Ho Chi Minh City, hareketli olduğu kadar yerel kültürünü korumuş bir şehir. Fransız etkisini her yerde hissetmek mümkün..
Bir hafta ara verdiğim Vietnam yazımı ancak tamamladım. İlk yazıda daha çok Vietnam'ın kuzeyinden Hanoi'den bahsetmiştim ve seyahatin ilk iki gecesi orada geçti. Seyahatin ikinci noktası ise Ho Chi Minh City (eski adı Saygon). İkinci kez Vietnam'a gidersem Ho Chi Minh City yine seyahatin önemli bir durağı olur. Tibet'in yüksek platolarından başlayarak Çin, Myanmar (Burma), Laos ve Kamboçya'yı geçen Mekang Nehri, Vietnam'da Saygon'un güneyinde birçok küçük nehre bölünerek Mekang Deltası'nı oluşturuyor. Bu bölge aynı zamanda Vietnam'ın en verimli topraklarına sahip. Öğle yemeği açık havada deniz mahsulü menülü olarak alınıyor. Çok temiz bir restoran değil ama yemekler çok lezzetli. Bir noktada bizim Beşiktaş-Üsküdar motorlarını anımsatan (büyük olanlar) tekneler ile yarım saatlik bir yolculukla küçük bir adaya gidiliyor. Adaya varınca büyük tekneden ince, uzun sandallara geçiliyor. Her sandalda dört kişi ve kürek çeken biri var; adanın iç taraflarına daracık kanallar boyunca gidiliyor, etraf ağaçlarla kaplı. Adanın ortasında bulunan köyde küçük bir restorana giriyoruz. Restoranın sahibi aile, yerli müzik aletleri ile konser veriyor; evin küçük kızı ise solist. Çaylar içiliyor, payıma hamakta yarım saat kestirmek de düşüyor.
UZAKDOĞU'NUN ETKİLEYİCİ ŞEHRİ Saygon bence Uzakdoğu'nun en etkileyici şehirlerinden biri olmuş durumda. Yerel hayatın tüm özellikleri devam ediyor. Onların günlük hayattaki düzenlerinden, çalışma alışkanlıklarından, yemeiçme kültürlerinden ve yabancılara bakışlarından çok net anlaşılıyor ki, Saygon'da geleneksel kültür devam ediyor. Bu da şehre ayrı bir hava veriyor. Saygon'u farklı kılan ise geleneksel özellikler devam ederken ziyaretçiler için her türlü düzenlemenin yapılmış olması. Konforlu oteller, güzel restoranlar, güvende olmak, alışveriş imkanı ve şehrin enerjisi... Tüm bunlara Uzakdoğu'nun egzotik ortamı ilave olunca, Saygon bir başka. Şehrin içinde Fransız döneminden kalma ve tamamen Fransız özelliklerini taşıyan binalar var. En etkileyicisi ise Paris'teki Eiffel Kulesi'ni tasarlayan Gustave Eiffel'in yaptığı ve halen kullanılan posta binası. İkincisi ise Notre-Dame Katedrali. Her ikisinin de akşam saatlerinde ışıklar içindeki hali Avrupa kültürünü hatırlatıyor. Görülmeye değer, etkileyici ve güzel yapılar. Saygon içinde ulaşımı sağlamanın en kolay yolları "cyclo" veya motosiklet taksi. Bisiklete, 2 tekerlekli bir kişilik oturma yeri ilavesiyle "cyclo" oluşuyor. Şehir gezileri için bire bir ama "cyclo" şoförleri ile iyi pazarlık şart. Anlaşılması zor bir İngilizce ile "Nehir tarafından gidelim mi?" diyorlar. İnsan bunu bir yol alternatifi zannediyor ve "Fark etmez " diyor. Meğer bu seçim yolu uzatıyormuş. Tabii otelin tam önünde bırakmak istemiyorlar (güvenlik görevlilerinden korkuyor) ve yakın bir yerde durup anlaşılan bir dolar yerine beş dolar istiyorlar. Biraz gürültü oluyor ama bir dolar ödeniyor. Şehir içindeki ikinci ulaşım yolu ise motosikletli birinin arkasına oturmak; taksi gibi cadde kenarlarında, otel yakınında toplu olarak bekliyorlar. Bakınca bile hemen geliyorlar. Yine önceden pazarlık şart. Bu küçük sorunları büyütmeye gerek yok aslında. Turizme yeni giren tüm şehir ve ülkelerde benzer durumlar yaşanıyor. Saygon'da konaklama imkanları oldukça geniş. Benim kaldığım New World şehir merkezinde ve dünyadaki benzerlerini aratmayacak kalitedeydi. Bunun dışında beş yıldızlı Hotel Caravel de çok güzel bir otel. Hotel Caravel'in en üst katında bulunan bar kısmı ise canlı müzik olan, şehrin panoramasının en güzel seyredildiği çok güzel bir mekan. Tepede dönen pervaneler, teras kısmı, hafif nemli bir yaz gecesi ise gezide kalanlar.
RESTORANLAR ÇOK GÜZEL Şehrin bir başka özelliği de restoran seçenekleri. Son yıllarda Uzakdoğu mutfağı dünyanın her yerinde çok yaygın. Ama Vietnam mutfağı hala yaygın değil. Vietnam mutfağı, daha çok sebzeler ve pirinç üzerine kurulu. Çok önemli bir özellik ise Fransız etkisinin görülmesi... Son yıllarda Vietnam'ı ziyaret edenlerin sayısının artması ile restoranlarda artış var. Vietnam mutfağının en iyi örneklerinden olan Nam Phan, Saygon'un en şık restoranlarından. Hoi An ve yine deniz mahsulleri konusunda iddialı olan Mandarin de iyi tercihler. Bu restoranlarda iki kişilik yemek için 80-100 dolar ödeniyor. Le Caprice ise ışıklar altında, Saygon manzarasını izlerken şahane Fransız yemeklerinin servis edildiği çok hoş bir restoran, her şey çok da zevkli. Dekorasyon, tabaklar, bardaklar iyi seçilmiş. Ama hiçbir şeye uymayan, zevksiz mavi mumların kim tarafından konulduğunu çözemedim. Uzakdoğu'da bir yere gidip alışveriş etmemek olur mu? Tabii alışveriş tamamen yerel ürünler üzerine. Çok güzel ev aksesuarları, küçük antikalar, resimler, ipekli kumaşlar, hediyelik oyalar var. Saygon, enerjisi olan, hareketli, yeniliklere açık ama aynı zamanda yerel kültürünü muhafaza etmiş bir şehir. Çok turistik olmadan, meydanları ellerde bayrakları ile yüzlerce turist grubu doldurmadan gitmek de fayda var.
Ayşe Yağcı
|
|
|
|
|
|
|
|
|