| |
|
|
Gazeteciler dehşet fotoğraflarına nasıl bakar?..
Gaziantep'te meydana gelen "uçurum ölümleri" nasıl bir dehşet öyküsü değil mi? Bültenler, sayfalar dolusu sözler, satırlar, fotoğraflar, tanıklıklar var olaya dair.
Haram olmasın Size yansıdığı kadarı bile aklı, yüreği tuz buz edecek ölçüde gaddar değil mi? Siz bir de bizim gibi, süzgeçten geçmemiş, oto sansüre uğramamış ilk hal görüntülerini izleseydiniz, uykular haram olurdu cümlenize.
Zor ama zorunlu Yazı işleri masasına her Allah'ın günü memleketin de dünyanın da her bir köşesinden elli türlü rezillik, şiddet, vahşet fotoğrafı gelir. Orada toplaşan arkadaşlar zorunlu olarak dikkatlice bakar inceler bu fotoğrafları. Bir anlamda kanıksamayı, kana, dehşete karşı dirençli olmayı getirmiştir bu durum. Ama inanın yılların kurdu müdürlere, şeflere, editörlere bile gösteremedim bazı kareleri.
Gaddarca Onların bile içinin kaldırmayacağını hissettim çünkü. Ama yine de dakikalarca konuşuldu bu olayın üzerine. Aklımız havsalamız böylesi bir gaddarlığı almadı fakat.
Paramparça Sabi sübyan yavruları canlı canlı 80 metrelik uçurumdan fırlatıp atmak. Ardından dakikalarca sevişmek, öpüşmek, el ele verip boşluğa uçmak ve.. Ve paramparça olmak.
İzdüşüm Sonra Adana'da bir parkta acımasızca dövülmüş, işkence edilmiş bir başka yavrucağın haber ve fotoğrafları düştü önümüze. Adından gayrı hiçbir şey söylemeye mecali ve aklı yetmeyen o küçücük çocuğun darbelerle morarmış, kapanmış gözlerinde korkunun iz düşümünü bulduk anında. Maç kutlaması yapacağım diye insan evlatlarının üzerine tetik düşürüp küçük yaşlarda 2-3 çocuğu öldüren, komaya sokanları. Hasmıyla çatışırken durakta arkadaşını bekleyen gencecik bir fidanı kıranları anlattık birbirimize. Bu tarifsiz acıların bazılarını haberleştirip sayfalarımıza, kimilerini de burkulup büklümleşmiş kalbimize iliştirdik.
İsyan ve itiraz Son cümlesinde bir keramet yumurtlamak için yazmadım bu yazıyı dostlarım. Sadece bir iç çekiş, yaşananlara ulu orta serzeniş ve isyan, itiraz niyetine yazdım.
Soba dirseği Mesleğin testerelere dönüşüp ruhumuzu dilimlediği anlar sonunda duygusal fay kırılmasına, gaz patlamasına yol açıyor , bunu da ondan sayın isterim. Yani... Yanisi ne olacak ki? soba dirseği gibi görünsek de, içimizde hep; garip, solgun, yorgun ve umarsız bir biz daha gizli. Daha ne diyeyim ki?
|