kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Son Dakika
    Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
  » Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Mehmet Altan @ SABAH
 

Resimlere bakarken...

Elimdeki kalın ciltli kitabı, şarkı tutar gibi bir yerinden açıyorum. Açtığım sayfada önüme Saliha Sultan'ın portresi çıkıyor. Adını duymuşluğum yok. Özene bezene giydirilmiş küçük bir kız çocuğunun resmi... Portreye ait bilgileri okudukça, benim ilk bakıştaki tespitlerimle, resmin sahibinin yaşamı arasında farklar olduğunu görüyorum. Örneğin, Saliha Sultan benim için "küçük bir kız çocuğu", halbuki bilgilere bakılınca bu resim onun nişanlılık resmi... Resim 1876 yılında çekilmiş. Saliha Sultan o yıl Hidiv İsmail Paşa'nın oğlu Prens İbrahim Hilmi ile nişanlanıyor. Fark orada bitmiyor... Ben kıyafetini sadece "özenli bezenli" buluyorum, portre bilgileri kayınbabasının hediyesi olan pırlantalarla süslü gerdanlığı ile başındaki taca dikkat çekiyor... Saliha Sultan kim? Abdülaziz'in kızı... Padişah'ın "başkadını" Dürünev Sultan'dan olma...

***


Fotoğraf bir anı donduruyor ama yaşam devam ediyor... Aynen Saliha Sultan'ın yaşamı gibi... Nişanın yapıldığı yıl Saliha Sultan'ın babası tahtan indiriliyor. Ardından da ölüyor. Evlilik hazırlıkları bu nedenle yarım kalıyor. Tahtın yeni varisi üç aylığına V. Murad oluyor. Onun peşinden gelen II. Abdülhamid ise kendi çıkarlarına aykırı bulduğu için bu nişanı bozuyor. Talihsiz Sultan evlenebilmek için yeni padişahın kızlarının evlenmesini bekliyor. Bu bekleyiş on üç yıl sürüyor. Yirmi yedi yaşında hassa ordusunun emekli komutanının oğlu ile evleniyor. Bir kızları oluyor ama altı yaşındayken ölüveriyor. Hanedanlık kalkınca Saliha Sultan da Mısır'a yerleşiyor.

***


Bahtına çıkan şarkının kederli bir şarkı olması gibi rastgele seçtiğim Saliha Sultan'ın yaşamı da acıklı çıkıyor. Kızının ölümüyle müthiş bir darbe alan Sultan, ömrünün sonuna doğru çok ağır bir parasızlık ve ruhi bunalım dönemine giriyor... Defalarca intiharı deniyor... Seksen yaşında da Mısır'da ölüyor... Resim, pırlantalı gerdanlık, başındaki taç daha sonraki yaşamının hiçbir şekilde göstergesi olmuyor... Boşluğa yollanmış anlık bir bakış kalıyor... Koç Enerji Grubu, fotoğrafın icadının hemen ardından 1846 yılından başlayarak 1950'ye kadar çekilmiş 162 portre fotoğrafını Hatıra-i Uhuvvet adı altında toplamış... Yanlarına da yaşam hikayelerini yazmış... Kitabı oluşturan Bahattin Öztuncay bu fotoğrafların "insanın dış görünüşüyle ruh halinin kesiştiği" noktada çekilmiş olduğunu söylemekte... Diğer portrelere gelince... Onların da bazıları şöyle: "Ankara zindanı avlusundaki Nazım Hikmet... Kederli Yüz ifadesiyle Tevfik Fikret... Masumiyetinin simgesi Dürrüşehvar Sultan... Tahtan indirilmiş sabık Sultan Abdülaziz..." Yani Saliha Sultan'ın babası... Bir anlamda babadan kıza bir yaşam serüveninin iki çok önemli anını elimizde tutmaktayız... Başka? "Kırmızı pastel kalemle yazılmış göz alıcı ithafıyla Muhsin Ertuğrul... Esir düştükten sonra kılıcı iade edilmiş Gazi Osman Paşa... Rus işgalinden İstanbul'u kurtarmaya çalışan nefer kıyafetiyle Osman Hamdi Bey. Fesiyle poz veren Fausto Zonaro... Tüm cazibesiyle Bedia Muvahhit..." Gerçekten bu kitabın sayfalarında bir portrenin eşliğinde hem tarihin hem de yaşamın derinliklerine gidiveriyorsunuz.... Yaşamının ayrıntılarını öğrendiğimiz Saliha Sultan da onlardan biri... Acılı bir hayatın parlak bir anında çekilmiş bir fotoğraf. Bu küçük sultanın hayatı resmin çekildiği gün yazılsaydı başka şeyler yazılacaktı. Resmin çekilmesinden yüz yıl sonra yazıldığında başka şeyler yazılıyor. Hayatın ürkütücü yüzü de çıkıyor ortaya. Resimler bize, kısa anlara değil geniş zamanlara bakmayı öğretiyor.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 R. G.   / 08-05-2005
 Tarzan...   / 01-05-2005
 Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu....   / 24-04-2005
 Bir erkek gibi...   / 17-04-2005
 Kadınları taşlayarak mı öldürelim?   / 10-04-2005
 "Dokunmanın Mutluluğu"   / 03-04-2005
 Heykeller sevişir mi?   / 27-03-2005
 Resimlere bakarken...   / 20-03-2005
 Parçalanabilir kadınlar   / 13-03-2005
 Su dünyası...   / 06-03-2005
    Aktüel Pazar Yazarlar
    Güncel
    Hobi
    Röportaj
  » Gurme
    İyi Yaşa
Bandırma yolcuları
Bandırma yolcuları
Atatürk'e en büyük acıyı Samsun'a yanında götürdüğü Kazım Dirik...
Bu ne zamansız bir ölüm
Bu ne zamansız bir ölüm
Ne oldu, sevgili kardeşim... Niye bizi böylesine erken bırakıp...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.