|
|
Reenkarne ikili Tülin ile Caner
Artık kelimelerin kifayetsiz kaldığı, aklımızın durduğu, dimağımızın can çekiştiği bir noktadayız. Tam unutmuştuk ki, Tülin ve Caner geri geldiler. Hem de geçmişin karanlık dehlizlerinden çıkarak. Önce noktasını virgülü değiştirmediğimiz şu haberi bir okuyalım, sonra birkaç yorumumuz olacak. Artık bu habere ne kadar yorum yapılabilirse tabii... "Biz Evleniyoruz evinin en ünlü erkeği Caner, canlı yayında bardak kırma olayı ile ilgili FISILTI Gazetesi'ne ilginç açıklamalar yaptı. Aylardır psikolojik destek aldığını söyleyen Caner, bardak kırma olayından sonra hayatının olumsuz etkilendiğini ve zor günler yaşadığını anlattı. Gülben Ergen'e konuk olduğu programdaki olayın kendini çok üzdüğünü vurgulayan Caner, şöyle konuştu: Aslında tam olarak neler yaşadığımı hatırlamıyorum bile. Susamıştım ve önümdeki sehpada bir bardak su vardı. Elimi bardağa uzattığım an gözlerim kamaştı. Karşımda bardak boyunda yaşlı bir kadın duruyor ve bana kahkahalarla gülüyordu. Minik bir kadındı. Garip bir giysisi vardı ve bana kahkahalarla gülüyordu. Dilim damağım kurumuştu korkudan. Su içmek istedim fakat içinde belirdi. Kendimi kaybedip, bardağı kafama vurdum. Caner, bu sözleri reenkarnasyon ile ilgili çalışmalar yapan İpek Cihan Bilgin'in yanında yaptı. Geçtiğimiz günlerde Tülin'in ziyaret ettiği Bilgin'e bu kez Caner misafir oldu. Bilgin'in yaptığı seanstaki iddialara göre Tülin daha önceki hayatlarında 5 kez Caner ile karşı karşıya gelmiş. Caner yapılan son seanstaki iddialara göre ise daha önce 313 hayat yaşamış. Tülin ile daha önce 1600'lü yıllarda evlenmiş ve 6 çocukları olmuş." Offfff of... Ne demeli bilemiyoruz. Nerden başlamalı? Nasıl anlatmalı? Biz bi kere şunu anladık ki, Tülin-Caner sorunsalı bugünün değil, yüzyılların sorunu. Ve sadece bizim sorunumuz değil, tüm insanlığın sorunu... Çünkü Caner'in demesine göre 313 kez yaşamışlar, 5 kez karşı karşıya gelmişler. Anlayacağınız tarihin başlangıcından beri varlar. Normal Caner Devri, Cilalı Caner Devri, Yontma Caner Devri şeklinde... Taş Devri'nde Caner, taştan yapılmış bir bardağı kafasında kırmaya çalışırken kafasının pekmezini akıtıyor. Bağırış çağırışları dinozorları depresyona sokuyor. Belki de o koskoca hayvanlar sırf bu yüzden yok olup gidiyorlar. Yani kuyruklu yıldız değil, bunları Caner çarpmış. Mısır'da piramitlerin inşası sırasında birden delleniyor yine Caner; "Yerim firavununu ulaaan, Tülinimi isterim ben" diye güç bela yapılmış bir piramiti yerle yeksan ediyor. Newton tam yerçekimi kanunu bulacakken, oradan geçen Tülün'le Caner'in kavgalarına gözü takılıyor, konsantrasyonu bozuluyor. Kafaya vurulan bardağın kırılması üzerine Arşimet'e inat 'suyun böyle şeyleri kaldıramama kuvveti'ni buluyor. Ay'a ayak basıldığında Tülin ile Caner'in kavgalarına şahit olan astronot "Houston, we have two problems" diyor. Çünkü onlar orada da varlar. Caner Ay'ın yüzeyinde taş topluyor; kafasına vurmak için. Ve daha neleeeer neler... Sahile vuran gizemli piyanist gibi bu ikiliyi dev bir şişenin içine koyup ummana salsak, İngiltere sahillerine vursalar. Biz artık uğraşmasak da biraz da başkaları uğraşsa bunlarla olmaz mı? Tülin ile Caner geçmişte de varlardı, gelecekte de olacaklar. Ne Marduk ne de başka bir şey onları tutamaz. Onlar zamanlarüstü... Ne Nostradamus ne Mayalar onları öngöremediler. Hepsi yıkıldı, bunlar yıkılmadı ayakta. Saygı duyuyoruz.
|