Finansal istikrar
Geçtiğimiz günlerde Merkez Bankası'nın organizasyonunda finansal istikrar ve Basel II konulu bir toplantı yapıldı. Nelerin tartışıldığını basından izledim. Bu konuda, Avrupa Merkez Bankası Yönetim Kurulu'nun Alman üyesi ve değerli bir dost olan Prof. Otmar İssing'in, "fiyat istikrarı şeklinde tanımlanan ve özdeşleşen parasal istikrar kavramı üzerinde genelde görüş birliği mevcut iken, finansal istikrarın tanımı açısından akademisyenler arasında bir birliktelik bulunmadığı" şeklinde yaptığı ilginç saptamayı da hatırlamadan geçemedim. Prof. İssing'e göre, finansal istikrarın mevcut tanımlamaları hep "istikrarsızlık" kavramından hareketle yapılmaktadır. Finansal istikrarı, olumlu yönü ile ele alıp onu açıklayan bir tanım litaratürde bulunmamaktadır. Örneğin, Columbia Üniversitesi öğretim üyelerinden Frederic Mishkin, tasarrufları yatırımlara etkin bir biçimde dağıtma görevini uzun süredir yerine getirebilen ve büyük "çöküntülere" uğramamış güçlü bir finans sisteminin mevcudiyetini finansal istikrar olarak nitelemektedir. Dolayısıyla, sistem görevini yerine getirmiyor ya da kısa süreli olarak yapıyorsa, krizlere maruz kalmış ve bunun etkilerini taşıması nedeniyle güçlü değilse finansal istikrar oluşmamış demektir. Mishkin'e benzer bir tanımı, Avrupa Merkez Bankası Yönetim Kurulu'nun İtalyan üyesi Padoa-Schioppa da yapmış. Ona göre, iç ve dış şoklara dayanıklı ve ödemeler sisteminin iyi çalıştığı bir finansal sistem, istikrarı getirir. Aksi halde sorun vardır. Goodfriend ve Cukierman ise, bankacılık krizinin bulunmadığı, finansal varlıkların fiyatlarının istikrarlı bir trend gösterdiği ve faizlerin de yumuşak hareketlerle belirlenen bir hedefe uygun hareket ettiği bir ortamın, finansal istikrar olduğunun altını çizmektedirler. Bu tanım, daha pragmatik, basit, fakat yine negatif bir yaklaşımı içermektedir. Bütün bu tanımların ortak özelliklerini alıp özetlersek, finansal istikrardan bahsedebilmek için, * Bankacılık krizlerinin oluşmadığı, * Şoklara dayanıklılığı yüksek, * Ödemeler sisteminde tıkanıklığı bulunmayan, * Finansal varlık fiyatlarının oynaklığının düşük olduğu, * Yumuşak hareketli faiz oranlarına sahip, * Tasarrufları yatırımlara kanalize eden, * Güçlü ve sağlıklı kuruluşları barındıran bir sistemin oluşması gerekmektedir. Bu negatif şartların olumluya çevrilmesi finansal istikrarı ortaya çıkarır. Bu noktada karşımıza "eski bir dost" çıkmaktadır: Enflasyon. Kanımca birçok gelişen ülkede bütün bu negatif şartların ortaya çıkmasının en önemli nedeni yüksek enflasyondur. Yani fiyat istikrarının ve dolayısıyla parasal istikrarın sağlanmamış olmasıdır. Parasal istikrar sağlanamayınca da olumsuzluklardan etkilenen ve kırılgan bir yapıya dönüşen finans sistemi, ülkedeki bir çok olumsuzluklara ve krizlere kaynaklık etmiştir. Ancak, fiyat istikrarı gerçekleşse dahi finansal istikrarın sağlanacağı konusunda tam bir görüş birliği yoktur. Buna yarın değineceğim.
|