| |
Gizli oturum
Milli vicdanın yüksek iradesine tabi olarak 16 Mayıs 1919 günü başkent İstanbul'u terk eyledim... Binlerce tecavüz ve haksızlık karşısında inleyen ve kan ağlayan millet benden hizmet talep ediyordu. Bu sözler Atatürk'e ait. "Sözlerin" devamı var. O da, Atatürk'ün "yola çıkarken" verdiği söz: "Bu kutsal emel uğruna milletle beraber sonuna kadar çalışacağıma, mukaddesatım namına söz veririm." Bu sözlerin de "devamı" var. Devamında, Atatürk "verdiği sözü tutmak için yaptıklarını" anlatıyor.
Bütün bu sözler Atatürk'ün "ilk Meclis'te" yaptığı "ilk konuşmanın" girişi. (24 Nisan 1920) Konuşma bitince Antalya Milletvekili Hamdullah Suphi bey, Meclis Başkanı'ndan söz istiyor. "Tutanaklardan" aynen sunalım: - Reis beyefendi hazretleri... Mustafa Kemal Paşa hazretleri tarafından okunan nutkun bir kopyasının basılıp milletvekillerine ve bütün memlekete dağıtılmasını teklif eylerim.
Söz alan "başka milletvekilleri de" oluyor. Hepsi de Mustafa Kemal Paşa'ya "tebriklerini, takdirlerini" seslendiriyorlar. Atatürk duygulanıyor. Ve kürsüye çıkıyor: - Ben diğer milletdaşlarımdan daha fazla bir şey yapmış değilim... Benim için en büyük ödül, milletin en ufak takdir ve iltifatıdır.
Atatürk'ün "ilk Meclis'te" yaptığı "ilk konuşma" iki bölüm. Birincisi "çoğaltılıp, bütün millete dağıtılması için önerge verilen" söylem. İkinci bölüm ise, Atatürk'ün aynı gün "gizli oturumda" söyledikleri.
Atatürk, gizli oturumda "19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıktıktan sonra yaşadıklarını... 23 Nisan 1920'de Meclis açılana kadar neler olduğunu" ayrıntılarıyla anlatıyor. Örneğin "Ermeni konusuna" giriyor: - Ermeniler, Erivan Ermeni Hükümeti bölgesi içinde ahalii İslamiyeyi imha etmekle meşguldür.
Ermeniler "bu işi" kendi başlarına mı yapıyorlar? Hayır. "Batı'dan" destek alıyorlar.
Atatürk "diğer sorunlara... Öteki bölgelerde yaşananlara" giriyor. Kiminde "İngiliz parmağı" var. Kiminde "Fransız." Ve işin en acısı, Türkiye içinde "yabancılarla işbirliği halinde olanlar" da var.
"Gizli görüşmenin tutanakları" o kadar çok ilgimizi çekti ki... Okuduklarımızı "birisiyle" paylaşmak istedik. Ve Prof. Dr. Ergün Aybars'ı aradık. Ergün Hoca dedi ki: Atatürk'ün o konuşması bugün hala güncelliğini koruyor... Ah keşke korumasaydı.
Prof. Dr. Ergün Aybars: - Atatürk'ün o konuşmayı yaptığı dönemde dış tehdit, dayatma, baskı vardı, bugün yine var... O dönemde Batı'nın, Türkiye'yi karıştırma girişimleri vardı, bugün yine var... O dönemde içimizde bir ihanet cephesi vardı, bugün yine var.
Bugün törenlerde "Atatürk'ün gençliğe hitabesi" okunacak. Ah imkan olsa Atatürk'ün "gizli oturumda söyledikleri de" okunsa.
|