Irak Savaşı ve paranoya
Sinema tarihinin en karanlık komplo ve paranoya filmi denebilecek çaptaki "The Manchurian Candidate", 1960'lardaki siyah beyaz versiyonuyla hala hatırlanırken, yönetmen Jonathan Demme filmin içeriğinde yakaladığı güncel temalardan olacak, yeni bir versiyonu hazırlamakta hiç beis görmedi. "The Manchurian Candidate" (Mançuryalı Aday, Paramount/ Palermo) senaryoyu az biraz değiştirip konuyu 1. Körfez Savaşı'na taşımıştı. DVD'de öyle fazla ek malzeme yok, ama film ziyadesiyle kuvvetli. Binbaşı Ben Marco, savaşın ardından uzun süre geçmesine rağmen kabuslar görmektedir. Bildiği tek şey, kanlı bir çarpışmadan Teğmen Shaw tarafından kurtarıldığıdır. Araştırmaları, onu bir tür beyin yıkamadan geçirildiği sonucuna götürür. Shaw, tam o sıralarda ABD başkan yardımcısı adayı olarak seçim kampanyasındadır. Marco'nun işi çok zordur artık, çünkü Shaw'un da beyninin yıkandığını kendisine ispatlamak istemektedir. Güçlü görselliği ve Meryl Streep'in anne rolünde sarsıcı oyunuyla göz dolduran film, haftanın DVD yıldızı. Jules Verne'in ünlü romanı "80 günde Devr-i Alem"de evvelce sinemaya uyarlanmıştı. 1956 tarihli, David Niven'li ilk film haylki pahalıya patlamış, ama başarılı da olmuştu. Jackie Chan'ın de katkılarıyla, geçen yıl iddialı biçimde piyasaya giren "Around The World in 80 Days" (Warner, Tiglon) eski versiyon ile tabii ki en başta teknoloji açısından boy ölçüşüyor. Londra'lı uçuk mucit Phileas Fogg'un (Steven Coogan) 1870'lerde imkansız görünen "gezegeni 80 günde dolaşma" projesinin öyküsünde eğlenceli tipler var. Mesela Fransız uşan Passpartout rolünde Jackie Chan, maceracı Fransız aktris rolünde Cecile de France ve Osmanlı prensi rolünde Arnold Schwarzenegger. Eğlenceli! Steven Seagal ve filmlerinden hazzederim dersem yalan olur. Gerçekçi olalım. Sevenlerine itirazım yok. "Into The Sun" (Yakuza'yla Hesaplaşma, Sony Pictures). Arkadaş bu kez mütekait CIA ajanı Travis Hunter rolünde Japonya'nın altını üstüne getiriyor. Tokyo valisi bir suikaste kurban gidince bizimkini görevlendiriyorlar. Oda olaya el koyunca bakıyor ki, Japon mafyası Yakuza fena halde planlar yapıyor. Ağ genişliyor ve Çin mafyasına da yayılıyor. Bu kadar kalabalıkla da tabii bizim ajan ancak başa çıkabilir. Yüksek tempo ve kavga dövüş. Arzu edenler oradan buyursun. Çizgi film sevenler biliyor ki "Finding Nemo" ve "The Incredibles" daha önce DVD tezgahlarını görmüştü. Her iki filmi ek DVD'leriyle birlikte derli toplu bir paket halinde edinmek isteyenler, şu anda dünyanın en yaratıcı çizgi film şirketinin adıyla çıkan "Pixar DVD Set"i (Tiglon) deneyebilir. Hoş bir kapak ve iki gerçekten muhteşem filmle. Eskilere gidelim: Mark Robson'ın 1965 tarihli filmi "Von Ryan's Express" (Fedailer Treni, Fox / Tiglon) artık tam bir "action" klasiği. Neden Steven Spielberg'in Indiana Jones dizisine biçimsel olarak ilham kaynaklığı ettiğini de anlıyoruz. İki saatlik sürede, uçağı düşen pilot Albay Ryan esir kampından bir sürü adamı kaçırmayı başarıyor, derken savaşın (1944 yılı) en civcivli anlarında bir treni tünelden kurtarıyor ve düşmanları altediyor. Sapasağlam kurgusu, hayli iyi bir Frank Sinatra'sı ve nabzı sürekli yüksek tutan sahneleriyle tavsiyeye çok şayan bir çalışma. Son olarak, Henry Fonda ile klasikleşen John Ford filmiyle noktalayalım. John Steinbeck'in romanından uyarlanan "Grapes of Wrath" (Gazap Üzümleri, Fox / Tiglon), 1930'ların bunalımlı Amerika'sında, hayatını kurtarmaya çalışan yoksulların dünyasını anlatan, açgözlülüğe meydan okuyan bir yapıt.
Melis Akman
|