Daum bu işi bilmiyor!..
Günümüz futbolunun istediği saha içi düzenini oluşturamayan, genel pres rahatsızlığı olan, zayıf rakipler karşısında dahi skor avantajına sahip değilse hazırlanmış pozisyon bulamayan, birçok maçı duran toplarla çeviren, Avrupa kulvarında başarısız olan, bugüne kadarki dört derbiyi de kaybeden Fenerbahçe şampiyon oluyor. İşte Türkiye Ligi'nin hali! Daum, elindeki kadroyla ve diğer imkanlarla bir türlü sağlıklı kurgu oluşturamadığı gibi, takım tertibi ve oyuncu değişikliklerinde de inanılmaz hatalar yapıyor. Son iki maça bir göz atalım. Kupa finalinde yenen üç golün sonrasında hırsla saldıran bir Fenerbahçe vardı. Devrenin son 10 dakikasında bir gol buldular, üç tane kaçırdılar. Devre arasında arkadaşıma "Bu maç daha bitmedi" dedim. Ancak bir de ne göreyim? Daum bazen çok kısa süreler görev verdiği, sıklıkla kulübede oturtup moralini sıfıra indirdiği Van Hooijdonk'u sahaya sürüp Selçuk'u çıkartıyor. Zaten takımın problemi orta sahada. Bu bölgeyi tek başına Aurelio'ya bırakıyor. Bu değişiklik, skor dezavantajındayken riskli anlayışta Galatasaray'a "Gel, rahatlıkla fark yap!" demekti. Böyle bir yanlış sonrası mucizenin gerçekleşmesi dahi çok uzak ihtimaldi. Eğer Hagi gereksiz yere Necati ve Ribery'i çıkarmasa fark daha da büyürdü.
Ümit'in yeri belli Ankaragücü karşısında Daum'un Ümit Özat'a orta sahada görev verme yanlışını önceden tahmin etmiştim. Çünkü beş gollü derbi mağlubiyetinden sonra zihni karışmıştı. Yeri geldikçe vurgulamıştım. Ümit Özat'ın özellikleri bana göre çağdaş futbolda orta sahaya uymuyor. Daum, bütün sezon iki-üç maç dışında Ümit Özat'ı defans bloğunun solunda oynattı. Tuncay'ın driplinglerle hareketlendirdiği bu kulvarda iyi bir performans sergileyen Ümit Özat, akıllı ve dengeli kanat bindirmeleri yapıyordu. Daum, hem bu artıyı yok etti hem de orta sahayı sıkıntıya soktu. Mehmet Yozgatlı, kupa finalinde oyuna girdikten sonra acemilikten başka hiçbir şey yapmadı. Daum, Ankara'da ilk değişiklik hakkını Mehmet Yozgatlı ile kullandı. Yine hiç verim alınamadı. Bugüne kadar çok az görev yapan Kemal'i kurtarıcı diye sahaya sürdü. Ardından hiç görev vermediği Murat Hacıoğlu'ndan medet umdu. Van Hooijdonk ve Selçuk kulübede kaldı. Daum'u sürekli eleştirdiğim için başta en sevdiğim arkadaşlarından biri Kazım Kanat olmak üzere bazı yazarlar beni eleştirdiler. Ama ben yine aynı iddiayı sürdürüyorum: Daum bu işi bilmiyor. Ancak inanılmaz bir şansı var. İki senedir şans faktörü genelde hep yanında.
G.Birliği'ne dua etsin Bu öyle bir şans ki, Fenerbahçe'nin senelerdir belalısı olan Gençlerbirliği'nin tılsımını bile bozdu. İlk yarıda Ankara'da Gençlerbirliği karşısında Fenerbahçe son dakikaya yenik girdiği maçı Alex'in arka arkaya iki golüyle kazandı. Kadıköy'de de maç berabere biterken yine Alex ile son dakikada kazandı. Beş puan da kaybedebilirdi. Bütün bunların üstüne Gençlerbirliği en kritik anda Galatasaray'ı Ali Sami Yen'de yendi. Eğer Galatasaray son dakikalarda bir gol atıp berabere bile kalsaydı, Kadıköy'deki derbi dönebilirdi. Ama şimdi tam tersi oldu. Ankaragücü yenilgisinin üstüne beklenmedik bir Ali Sami Yen skoruyla hem seyirci morallendi hem de takım. Üstelik büyük fırsat kaçırıp hayal kırıklığına düşen Galatasaray bir de Şampiyonlar Ligi'ni tehlikeye atmanın stresi içine girdi. Şimdi Kadıköy'deki derbide bütün saha içi dengeleri Fenerbahçe lehine.
Gerçekleri görün Son bir sözüm de yönetime: Transfer politikasında doğru teşhisler yapmak lazım. Anelka'nın kalitesini her zaman takdir ederim. Beklediğim performansı gösteremedi ama fikrim değişmedi. Ancak herkesin gözlemlediği gibi Fenerbahçe'de en büyük sorun orta sahada. Bu bölge, günümüz futbolunun adeta kalbi konumunda. Devamlılığı olan, pres yapan, en önemlisi de oyunu yönlendirecek kaliteli bir orta sahaya acilen ihtiyaç varken elde de bol forvet oyuncusu bulunurken Anelka mı transfer edilmeliydi? Bence son derece yanlış bir seçim. Eğer bir mucize yaşanmazsa Fenerbahçe şampiyon olacak. Önemli olan keyifler yerindeyken gerçekleri görmek. Fenerbahçe'nin koşmayan yıldızlara değil, günümüz futbolunun istediği ilkelere uygun kaliteli oyunculara ihtiyacı var. En önemlisi de çağdaş bir teknik adama. Aksi takdirde yine Avrupa kulvarında alışılmış hayal kırıklığı yaşanır.
|