kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Son Dakika
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    İşte İnsan
    Sinema
    Turizm Rehberi
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Muharrem Sarikaya @ SABAH
 

"Ondan bir şey olmaz..."

Merkez sol ve sağ siyasette son dönemde nükseden bir hastalık var. Kim bir makama veya konuma gelmeye kalksa, sakız edilen şu cümle ağızda çiğneniyor:
"Ondan bir şey olmaz..."
Diyelim ki, "A" partisinin kongresinde yönetimine yeni bir isim girdi; hemen mekanizma çalışıyor:
"O kim ki; bir de partiyi yönetecekmiş... Ondan ne olur ki!..."
Bu sadece yönetime giren herhangi bir kişi için geçerli olmuyor.
Bir partide muhalefet hareketini başlatan için de partinin başına geçen herhangi bir kişi için de aynı düşünce çarkı çalışıyor.
Daha koltuğuna oturmasının üzerinden fazla bir zaman geçmeden, yafta Genel Başkan'ın boynuna da asılıyor:
"Yok canım, ben biliyordum zaten; o da bir şey yapamayacak... Zaten ne anlar siyasetten?.."
O kişinin koltuğuna daha yeni oturduğu anımsatıldığında da durum değişmiyor.
Dikkat çekici olan ise; o kişinin yapamayacağını iddia ettiği "bir şeyin", ne olması gerektiği konusunda fikir sahibi olmaması...
Ancak, kalıplaşmış cümleyi tekrarda mahsur görmüyor:
"Ondan bir şey olmaz..."

Merkezin gücü

Acı yanı da bu sözün daha çok merkez siyasi partilerin içinden geliyor olmasında.
Bu CHP ve ANAP'ta genetik yapıları gereği, başkaldırı, bireysel çıkışlarla gerçekleşirken, DYP ve MHP'de daha içten kulaktan kulağa bir muhalefetle ortaya çıkıyor.
Bir siyasi partinin yönetimine gelenler hakkında, bizzat parti içinde bu cümle seslendirilmeye başladığında, alttan gelenlerde de ister istemez bir korku baş gösteriyor.
Siyasete hevesli olanlarda şu kaygı hâkim oluyor:
"Eğer o kişi için 'ondan bir şey olmaz' deniliyorsa, benden hiç olmaz..."
Sonuçta merkez siyasete yeni isimlerin katılmasının önüne set çekiliyor.
Siyasette merkez bu şekilde güç kaybına uğrayınca, eli mahkum çevre merkezlerin hakimiyeti altına girmeye mahkum oluyor.
Etkinliğini yitiren merkez, bu kez çevre-uydu merkezlerin hakimiyeti etrafında dönmeye başlıyor. Yakın geçmişte, merkez siyasetin girdiği etkileşim alanlarına bakıldığında bu daha iyi anlaşılıyor.

İkbal merkezi
Merkez siyasetteki gelişmeler bununla da kalmıyor. Partinin iktidara yürüyüp yürümediğine bakılmaksızın, mevki, makam, ikbal merkezi haline çevriliyor.
Bir süre sonra da partinin asıl kaynağı halkla bağı kopuyor.
Bütün bunlara rağmen, parti içinde belirli bir makama gelme mücadelesi devam ediyor.
DYP'nin hafta sonu yapılan kongresinde dört milletvekilinin istifasında da benzer bir durum görülüyor.
Değişik gerekçeler ortaya sürmüş olsalar da sonuçta 4 milletvekilinin, partinin en üst yönetim organı olan Genel İdare Kurulu (GİK) listesine giremedikleri için DYP'den istifa ettikleri gerçeği gün gibi ortada duruyor.
Peki, partilerin GİK, Merkez Karar Yönetim, Parti Meclisi gibi isimlerle anılan en üst yönetim birimine girmek, bir sonraki seçimde milletvekilliğini garantilemek anlamına geliyor mu?
Hemen söyleyelim; hayır...
DYP'nin yakın tarihi incelendiğinde bu daha net görülüyor.
Örnek vermek gerekirse;
AKP'den milletvekili seçilip gelen TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı Mehmet Dülger...
Dülger, daha önce saflarında siyasi çalışmasını sürdürdüğü DYP'de 30 yıla yakın süre GİK üyeliği yaptı.
Hem de her kongrede en yüksek oyu alarak GİK'e girdi.
Ancak, Demirel'den Çiller'e uzanan Genel Başkanların biri dahi Dülger'i milletvekili adayı yapmadı.
Hayri Kozakçıoğlu, Çiller döneminde GİK üyeliğinin yanı sıra Genel Başkan Yardımcılığı görevini de yürütüyordu.
Ancak 3 Kasım seçimlerinde Kozakçıoğlu adı milletvekili aday listesinde yoktu.
GİK üyesi olmamasına rağmen, birçok kişi de milletvekili aday listesinde yer aldı.
Bu örnekleri başka partilerden de vermek olası...
Sonuçta merkez kendi kendini tüketiyor..

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Delege lideri getirirken götürür   / 15-05-2005
 "Fastfood entelektüeller"   / 13-05-2005
 DYP'nin yeni vizyonu...   / 11-05-2005
 Bir yılda yüzde 40'lık düşüş...   / 10-05-2005
 Akil adamların bayramı   / 08-05-2005
 TOBB'dan Mumcu'ya yüzde 7 barajı...   / 06-05-2005
 Köklü değişim beklenirken...   / 04-05-2005
 Çiçek: İşin ölçüsü kaçtı...   / 03-05-2005
 Geleceği satın almak...   / 01-05-2005
 Org.Özkök: Danışıklı değil...   / 29-04-2005
MUHARREM SARIKAYA
"Ondan bir şey olmaz..."
Merkez sol ve sağ siyasette son...
ASLI AYDINTAŞBAŞ
Hazım meselesi
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin...
YAVUZ DONAT
Kırat'ın sağlık raporu
Partisinden dört milletvekilinin...
Genç Mustafa Kemal'ler ATA'sının yolunda
Türkiye'nin 71 üniversitesinden 500 genç, Atatürk'ün Milli...
New York Times'ta 'bir dost' skandalı!
New York Times Türkiye muhabiri Susan Sachs, gazetenin iki...
Siyanür davası eski savcıya zehir oldu
Siyanür davası eski savcıya zehir oldu
Yargıtay mahkemenin "Cezayı idare ödemeli" kararını, "Delilsiz dava...
Sanal âlemdeki 'âlem' yakalattı
Sanal âlemdeki 'âlem' yakalattı
Üniversitede esrar içerken fotoğrafı çekilen İrem Okan, internet...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu