|
|
Başarı ve kıskançlık
Fatih Terim, Mustafa Denizli ve Şenol Güneş dönemlerinde Milli Takım büyük başarılara imza atmıştı. 2000'de Portekiz'de çeyrek final oynayan takım ile Japonya'da dünya üçüncüsü olan takımın iskeleti UEFA Kupası'nı kazanan G.Saraylı oyunculardan oluşuyordu. Yani G.Saray yıllardır Milli Takım'a en fazla oyuncu veren kulüptü. Ersun Yanal döneminde A Milli Takım için bu sayının azaldığı görünürken G.Saray'ın geleceği gençler, geleceğin Milli Takımı'nı oluşturan oyuncular olarak göze çarpıyor. Bugün U-20 ve U-17 Milli Takımı'nda, tam 8 G.Saraylı oyuncu hizmet veriyor. Milli Takımlar'a göz attığımızda totalde yine G.Saraylı oyuncular liste başında bulunuyor. Özellikle U-17 Milli Takımı'nı şampiyon yapan kadroda G.Saray'dan (Serdar Kesçi, Erkan Ferin, Harun Karadaş, Aydın Yılmaz, Muhammed Ali Atam, Özgürcan Özcan) 6 oyuncu bulunuyor. Bu tablo G.Saray'ın alt yapıya ne kadar büyük önem verdiğini ve Türt futboluna katkısını gösterirken Milli Takımlarımız'ı da başarıya taşıyor. Ama Türkiye'de nedense meyve veren ağaç taşlanıyor. Başarıya tutunamayanlar başarılı olanı kendine örnek seçip çıtayı yükseltmeleri için çalışacaklarına başarılı olana ya çelme takmaya ya da ayağına sarılıp aşağıya çekmeye çalışıyor.
Cehennem fıkrası Kazanılan başarıların kıskançlık sonucu, yapılan kötü hareketlerden bile ne kadar çok düşman kazandırdığını bir fıkrayla anlatayım: Cehenneme giden her millete birer kazan vermişler başına da kaçmamaları için birer bekçi dikmişler. Ancak Türkler'in olduğu kazanın başına bekçi vermemişler. Birileri merak etmiş ve "Türkler'in kazanının başında neden bekçi yok?" diye sormuş. Cehennem yetkilisi de, "Onlara bekçi gerekmez. Türkler birbirlerinin ayağına sarılıp kaçmak isteyeni zaten aşağıya çekerler" diye cevap vermiş.
|