| |
|
|
Gölbaşı
Gölbaşı temizleniyor. Gölün kenarındaki "işletmeler" yıkılmış. 550 bin metrekarelik bir alan "yeniden düzenleniyor." Gölün kıyısı "bataklık olmaktan" çıkarılıyor. Gittik, gezdik. Ankara'da bu iş "20-30 yıl önce" yapılmalıydı.
Gölbaşı rekreasyon alanı içinde "düğün salonu" olacak. Açık hava tiyatrosu... Kule... Çocuklar için havuzlar... Yelken kulübü... Lokantalar... Yedi kilometrelik yürüyüş yolu... Ve piknik alanları.
Gölbaşı'nın "eski halini" savunmak imkansız. Göl, giderek kirleniyor, kuruyor ve yazları sivrisinek üretiyordu. Sahildeki işletmelerin çoğu "derme çatmaydı." Gölbaşı, Ankaralı'nın hafta sonunda "ailesiyle birlikte piknik yapacağı bir yer" olmaktan uzaklaşıyordu. Ve "düzeltilmesi" şarttı.
Ankara Büyükşehir Belediyesi, Gölbaşı'nı "elden geçirme kararı" aldıktan sonra çok zorluk çekmiş. Belediye "iktidar partisinde." Başkan "Melih Gökçek gibi dişli bir isim." Hükümet "belediyenin arkasında... Ve Gölbaşı'nın düzgün hale getirilmesinden yana." "O bölgede" önemli kişilerin evleri var... Cumhurbaşkanı dahil. Hepsi de, Çankaya'nın arkasındaki Gölbaşı'nın "yeniden yapılanmasından" yana. Ama buna rağmen "gölün çevresinin ıslahı" kolay olmamış.
Sadece bu olay bile "Türkiye'de iş yapmanın zorluğunu" göstermeye yeterli. Statüko ve bazı çıkar grupları "öyle bir kilit" oluşturmuş ki... Kırabilene aşk olsun.
Gölbaşı'nın görüntüsü ve Gölbaşı-Ankara girişi "başkente yakışmıyordu." Göl, kirlenmişti. Ankara'ya giriş ise "gecekonduların arasındandı." Gördük ki "o bölgede" düzelme oluyor, "kentsel dönüşüm" yaşanıyor.
Gölbaşı rekreasyon alanı için harcanan para "29 trilyon." "10-15 trilyon daha harcanması" gerekiyor. Aslında "bu işler" seneler önce, çok daha kolay, çok daha ucuza yapılabilirdi. Ama boşuna dememişler: "Türk'ün aklı sonradan gelir."
|