'Benim iki diplomam federasyonda asılı'
Bir Çin atasözü şöyle der: "Merdivenleri çıkarken etrafındakilere iyi bak. İnerken yine onları göreceksin." Futbol Federasyonu eski Başkanı Haluk Ulusoy'un dün doğum günüydü... Levent'teki ofisinde çalışanlar sürpriz bir minik parti hazırlamışlardı. Ben de bu davete çağrılanlar arasındaydım. Ancak kimin geleceğini bilmiyordum. Bir grup görsel ve yazılı medya ile eşi, kızı, yakın dostları sürpriz partinin konuklarıydı. Yani Ulusoy'un mutlu gününde yanında merdivenleri çıkarken gördüğü dostları vardı. Bazıları ise "Ulusoy'la yanyana görünürsek işimizden oluruz" endişesiyle gelememişti. Haklıydılar... Çünkü Ulusoy dönemi bittikten sonra 100'ün üzerindeki federasyon çalışanı kapı dışarı edilmişti. TBMM'de kabul edilen ve Cumhurbaşkanı Sezer tarafından da onaylanan yasa gereği "Federasyon Başkanı artık üniversite mezunu olacak" idi. Bu yasa Ulusoy'un önünün kapandığının bir işaretiydi. Ulusoy bugün Türkiye'nin önemli ailelerinden birinin oğlu. Paraya da şöhrete ihtiyacı yok. Bugün Ulusoy'un önünü tıkayanlar Türk futbol tarihine göz attıklarında onun döneminde kazanılan başarıları görünce utanmayacak mı? Ne yazık ki; Türkiye çarpıklıklar ülkesi. Lise mezunu bir kişi vali, milletvekili, bakan, başbakan olabiliyor ama Federasyon Başkanı olamıyor. Haluk Ulusoy'la duygusal ve gerçek dolu bir söyleşi yaptık. Kırgındı ama asla öfkeli değildi. İlk sözü, "Ben ne kadar önemli bir adammışım. Futbol Federasyonu makamını Cumhurbakanlığı makamının düzeyine getirdim" oldu. Ardından da zembereği bozulan saat gibi konuşmaya başladı. İşte Ulusoy'un çarpıcı açıklamaları:
Benim başarılarım ortada... Benim diplomamın olmadığı söyleniyor. Ayıp. Federasyonda iki tane diploma asılı duruyor. Birinin adı: Dünya Kupası Üçüncülüğü... Diğerinin adı: Konfederasyon Kupası Üçüncülüğü... Benden önce 35 federasyon başkanı görev yaptı. İçlerinde üniversite mezunu insanlar vardı. Benim ulaştığım başarılara ulaştılar mı? Ben kendimi Türk futboluna adadım. Yüreğimle, cesaretimle ve beynimle hareket ettim. Bu işler, "Şu maddeye bakalım" şeklinde yürümez yürümüyor da zaten... Dünya üçüncüsü olduğumuzda futbolculara 150'şer bin dolar prim verdik, "Bu paraları nasıl verirsin?" diye ortalığı ayağa kaldırdılar. 70 milyona büyük gurur yaşatan o futbolculara helal olsun. Bana saldıranlar şimdi Ukrayna maçına 100 milyar, Yunanistan maçına 120 milyar prim verdiler ama sonuç hüsran oldu. O zaman "Nasıl veriyorsunuz?" diye hesap soran çıkmadı. Ulusoy verseydi eleştiri okları havada uçuşurdu.
Sebat-Kayseri kararı skandal Sebat-Kayseri maçında skandallar yaşanıyor. "Teşvik, şike" deniyor. Skandal, "Bahis olayı" diye örtbas ediliyor. Federasyon hiç araştırma, soruşturma yapmadan skandalı, "Bu olayla Kayserispor'un hiçbir ilişkisi yoktur" şeklinde açıklayıp halının altına süpürüyor. Üstelik kaleci Hakan'a da 90 milyar lira centilmenlik ödülü veriliyor. Hakan düne kadar kayıptı. Bu para nasıl veriliyor? Yarın bir başka futbolcu çıkıp, "Bana şike teklif ettiler kabul etmedim, size bildiriyorum" suistimali yaparsa ne olacak? Bu oyuncu Hakan gibi parayla mı ödüllendirilecek? Yol olur yol. Şampiyonlar Ligi finali İstanbul'da oynanacaksa bu zafer benim federasyonumun zaferidir. Çünkü ilk yazılı başvuruyu ben yaptım ama asla kağıt üzerinde bırakmadım. Talibin takipçisi oldum, dostluklarımı kullandım. Allah, Şenes Erzik'ten razı olsun. Yaptığım çabalardan dolayı bana bir tek Şenes Bey teşekkür etti.
"Bıçakcı özür dilerse..." Bugün Şenes Erzik eğer UEFA Başkanlığı'na adaylığını açıklamıyorsa bunun nedeni federasyondur. Çünkü arkasında durmuyor. Ben görevde olsaydım bütüm gücümle ve desteğimle, "Yürü Şenes Bey arkandayız" diyerek desteklerdim. Şenes Bey'in hizmetleri unutulur mu? Benim döneminde kendi kurumlarımla asla kavgam olmadı. Federasyon Başkanı Levent Bıçakcı ile Tahkim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Samim Ünan 6 aydır birbirleriyle konuşmuyorlar. Samim Bey, "Bıçakcı benden gelir özür dilerse o zaman barışırım" diyor. Ne oldu da Samim Bey özür şartını koyuyor? Yasaya göre üniversite mezunu olmayan Haluk Ulusoy bir daha Türk futbolunu yönetmeye talip olamayacak. Biz hizmet veren insanların önünü tıkıyoruz. Bir konuya parmak basayım; Dünya futbolunun eski iki önemli starı Beckenbauer ile Platini lise mezunu olmalarına rağmen UEFA Başkanlığı'na soyunuyor. Üstelik o Beckenbauer, Daum'un Alman Milli Takımı'nın başına gelmesini engellememiş miydi?. Ne diyelim böyle başa böyle traş.
|