Meal
Hiç kuşku yok ki Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök'ün çarşamba günü İstanbul Harp Akademileri'nde yaptığı geniş kapsamlı konuşma bir dönüm noktasıdır. Bu konuşma farklı boyutlarıyla değerlendirilebilir. 1) Kendisini demokrasi olarak kabul eden bir ülkede Silahlı Kuvvetler bir siyasi program niteliğindeki çıkışlarla siyaset alanına müdahale etmezler, etmemelidirler. 2) Varlıklarını demokrasiye borçlu olan sivil siyasetçiler, kendilerine saygıları varsa bu tür bir çıkışı alkışlamaz, övmez ve desteklemez. 3) Bir hükümet kendisinin açıkça suçlandığı, kendi sorumluluğundaki konuları içeren bir konuşma karşısında pişkinlik göstermez ve beğeni ifade etmez. 4) Sivil kamuoyu, demokratik çerçeve dışındaki müdahaleleri, içeriğinden çok hoşlansa bile coşkuyla karşılamaz. Bu, toplumun kendini yönetme iddiasından feragat etmesi anlamına gelebilir. 5) Türkiye'nin demokratikleşme ve siyasal liberalleşme yönündeki ilerlemesinde büyük payı olan Orgeneral Özkök'ün bu konuşmayı yapması, siyasal iktidarın hemen her alanda yarattığı kaygı verici yönetim boşluğunun sonuçlarından biridir. 6) Bu konuşmayla birlikte 1 Mart 2003 tezkeresinin reddinden beri seçilmiş sivil iktidara doğru meyleden güç kayması durmuştur. Muhtemelen Türkiye'de stratejik kararların alınma mekanizmasında eski güç dengesi yeniden oluşacaktır. 7) Bu durumda 20 Nisan 2005 gününden itibaren AKP hükümetinin ülkenin dış politika gündemini belirlemesi, tanımlaması ve herkesin buna uyum sağlamasını talep ederek yönetmesi mümkün olmayacaktır. 8) AKP hükümetinin yeniden iktidar olabilmesi için köklü bir yaklaşım ve zihniyet devrimi yapması, gerçekçi değerlendirmelerden yola çıkarak politika oluşturması gerekecektir. Birikim, donanım ve becerisinin buna yetip yetmeyeceği ayrı bir sorudur. 9) Genelkurmay Başkanı'nın özellikle 11 Eylül sonrasında dünyada yaşanan stratejik gelişmelerin devrimci niteliğini vurgulayarak yaptığı yorumlar kapsamlı ve gerçekçi yaklaşım içermekte. Sunduğu ufuk turu Türkiye'nin yeni stratejik yaklaşımının mantığı ve öncelikleri hakkında kapsamlı bilgiler vermekte. 10) TSK açısından Amerika ile ilişkilerin stratejik yaklaşımın merkezinde bulunduğu ve bugünkü kriz ortamının sürmesinin istenmediği açık. 11) "İki ülke Balkanlar, Kafkasya, Ortadoğu ve Orta Asya'yı kapsayan geniş bir coğrafyada barış, istikrar ve güvenliğin sağlanması için birlikte çalışmaktadır. Bu sebeple bu geniş coğrafyada Türkiye'nin ABD'ye, ABD'nin Türkiye'ye ihtiyacı vardır" sözleri bunun önemli bir göstergesidir. 12) Orgeneral Özkök değerlendirmelerini yaparken Türkiye'de stratejik ve askeri meselelerde eski paradigmaların değişmesi gereğinden dem vurmuştur. Kendi kurumunun bunu gerçekleştirerek yeni gerçeklere uyum sağlama yönünde adımlar attığını ve yeni yapılanmalara gittiğini açıklamıştır. 13) Bu bağlamda dönüşümün yalnızca teknolojik olmadığını vurgulayarak, "zorluklar ve fırsatlar hakkında düşünme yöntemini değiştirmek, savunma teşkilatına yeni bir perspektifle bakmak" gereğinin altını çizmiştir. 14) Dış politika ve strateji konularında değerlendirmelere yansıyan "düşünme yöntemini değiştirme" gerekliliği iç politika ve toplumsal gerçeklerin yorumlanmasına tam yansımamaktadır. 15) "Unutmamak gerekir ki haklar ancak onu hak edenlerce daimi olarak kullanılabilirler" türü bir muhtıra dili, 2005 Türkiye'sine uygun değildir. Okurların Ulusal Egemenlik Bayramı'nı, Ortodoks paskalyasını ve Pesah bayramını kutlarım..
|