| |
Maydanoz tarlasında
Büyük Atatürk, 23 Nisan'ı "çocuklara armağan etti." Ve 23 Nisan da "çocuk bayramı olarak" kaldı... Oysa "olayın-bayramın" bir de "ulusal egemenlik" boyutu var. O "geri plana" atıldı. Bugün 23 Nisan'ı bir kez daha kutlayacağız. Ve "çocukların şenliği" ile yetineceğiz. "Ulusal egemenlik" ise yine "arka planda kalmaya" devam edecek.
Atatürk ağzını her açışta "Meclis... Meclis'in üstünlüğü" deyince... Toplum "bütün sorunlarının çözümünü" Meclis'ten bekleyince... Gazeteci Yunus Nadi, Atatürk'e sormuş: -Her kerameti Meclis'ten beklemek niyetinde miyiz? Atatürk "elbette" demiş: -Ben her kerameti Meclis'ten bekleyenlerdenim. (Atatürk Yolu-Atatürk Araştırma Merkezi-1987-Sayfa 112)
Atatürk "bu sözleri söylediği zaman da" 23 Nisan "bayramdı." Ulusal egemenliğin "arka plana atılmadığı" bir bayram.
Bugün Meclis'te "Genel Başkanlar" bayram konuşması yapacaklar. Dün eski Meclis başkanlarından Hüsamettin Cindoruk'a takıldık: -Ah keşke genel başkanlar, 23 Nisan konuşmasında "dokunulmazlıktan" bahsetseler... Meclis'in dokunulmazlığından. Zira bizde "milletvekilinin dokunulmazlığı" var ama... "Meclis'in dokunulmazlığı" yok. Olsaydı "1960'ta kapatılabilir miydi?" Ve "1980'de."
Cindoruk, 27 Mayıs ihtilalinden sonra kurulan Yassıada mahkemesinde avukatlık yaptı. Dokunulmazlık konusu açılınca dün bize dedi ki: - Yassıada'da "Meclis'in dokunulmazlığının olmadığına" dair mahkeme kararı verildi.
Meclisinin dokunulmazlığının bulunmadığı konusunda "mahkeme kararı olan bir demokrasi, dünyanın neresinde var acaba"
Genel başkanlar bugün Meclis'teki konuşmalarında "nezaket sözlerinin dışına çıkıp" yeni bir Anayasa yapmaktan söz edebilirler mi? Dün Cindoruk'la sohbet ederken... "Ne dersiniz" dedik. Hüsamettin bey "ah keşke" diye yanıt verdi: - Anayasa'yı askerler (1961) yaptı... Sonra askerler kaldırdı. (1980) Arkasından yine askerler yaptı. (1981) Ama siviller bir türlü Anayasa yapamadı.
Siviller 1983'ten bu yana Meclis'te. Anayasa yapmak istediler de asker "ellerini, kollarını mı tuttu?" İşte bu da "sivillerin zaafı."
Bugün bütün genel başkanlar bir araya gelmişken şöyle bir karar alsalar: - "...... Meclis'in, siyasetin, demokrasinin yargılandığı Yassıada'nın kararları ve tüm sonuçları ortadan kaldırılmıştır." Ve bir karar daha alsalar: "Meclis'in dokunulmazlığına" dair.
Sene 1934... İhsan Sabri Çağlayangil, bir gece Kızılay'da öğretmeni Hasan Ali Yücel'le karşılaşır: - Hocam nasılsınız?.. Bu saatte nereden geliyorsunuz? - Atatürk'ün sofrasından. - Hocam, bir yere oturup dondurma yiyelim... Bana çok merak ettiğim Atatürk'ü anlatın. - (Gülerek) Neyi anlatayım birader... Adam minare, biz maydanoz. (Mehmet Aldan-İz Bırakam Mülki İdare Amirleri İçişleri Bakanlığı yayını. Cilt 3. Sayfa 228)
|