IMF-Dünya Bankası toplantılarına katılmak için Türkiye'den ayrılan DevletBakanıAliBabacan, net kamu borç stokuna ilişkin verileri açıkladı. Kamu borcundan Merkez Bankası net varlıkları, kamu mevduatı ve İşsizlik Sigortası Fonu'nun indirilmesiyle bulunan netkamuborcunun 2004 sonunda milli gelire oranı yüzde 63.5'i indi. Bitişikteki tabloda veriler yer alıyor. Net kamu borcunun düşürülmesi açısından Türkiye 2001 krizi sonrasında net bir başarı elde etti. Bu oran 2001'de yüzde 90.5 ile en üst düzeyindeyken 2002'de yüzde 78.5, 2003'te yüzde 70.4'e ve 2004'te yüzde 63.5'e düştü. Üç yılda 27 puanlık veya üçte birlik bir iyileşme söz konusu.
Neyinsonucu? - Bu başarı nasıl ve neyin karşılığında elde edildi?
* Öncelikle yüzde 6.5 olarak hedeflenen kamu kesimi faiz dışı fazlasının olumlu etkisi söz konusu. Mali disiplinin yıllarca devam ettirilmesinin bir sonucu bu başarı.
* Ancak en büyük etki milli gelirin, borçlardan daha hızlı büyümesinden geliyor. Brüt borç stoku 2001'de 189.7 trilyon YTL iken GSMH 176.5 trilyon YTL ve borcun milli gelire oranı yüzde 107.5 idi. 2004 yılına gelindiğinde 332.1 trilyon YTL'lik borca karşılık 428.9 trilyon YTL'lik GSMH'ya ulaştık. Bu da borcu, milli gelirin yüzde 77.4 düzeyine düşürdü.
* Bu yıllar içinde döviz kurundaki düşüşler de stokun milli gelir içindeki payını azaltıcı etki yaptı. İç borçta 30 milyar dolar, dış borçta 70 milyar dolarlık kısım YTL'ye çevrilince, küçüldü. Yani kur etkisi bu dönemde kamu borç stokunu olumlu etkiledi.
*İç ve dış borç rakamlarının mutlak büyüklük olarak artmalarına karşılık, net kamu borcunun aynı oranda artmamasında ise adı geçen yıllar içinde kamu mevduatının ve İşsizlik Sigortası Fonu'nun büyümesi etkili oldu. Milli gelire oran olarak kamu mevduatı 2001'de yüzde 2.8 iken 2004'de yüzde 4.4'e çıktı, İşsizlik Sigorta Fonu' da yüzde 1.2'den yüzde 3.1'e yükseldi. Net borç stoku hesaplanırken bu iki kalem brüt borç stokundan düşülüyor. Dolayısıyla bu kalemlerdeki büyüme borç stokunu azaltıcı etki yapmış.
* Bitişikteki tabloda yer aldığı gibi, borçluluk rakamlarında en iyi gelişme faiz harcamalarında ortaya çıkıyor. Faiz giderlerinin GSMH'ya oranı 2001'de yüzde 23.3 iken 2004'de yüzde 13.2'ye indi, bu yıl ise yüzde 11.7'ye gerileyeceği tahmin ediliyor. Yine faiz giderlerinin vergi gelirlerine oranı yüzde 103.3'ten yüzde 55.9'a inmiş ve 2005 için bu oranın yüzde 47.5'e düşmesi hedeflenmiş.
Yüzde48'edeinebilir-Neresinden bakılırsa bakılsın kamu borçları mutlak rakam olarak büyüyor ama borçlulukta asıl gösterge milli gelire oranı bakımından küçülüyor. Borçların çevrilebilirliği artıyor. Risk azalıyor. Düşen faiz oranları da bunun bir göstergesi ve aynı zamanda nedeni. Hatta bir süre sonra milli gelir rakamları AB standardına göre revize edilecek. ve yaklaşık üçte bir oranında büyümesi bekleniyor. 300 milyar dolarlık milli gelirimizin yeni hesaplama yöntemine göre 400 milyar dolar civarında hesaplanması mümkün. O zaman bu oranlardaki iyileşme çok daha çarpıcı hale gelecek. Yüzde 63.5 oranı yüzde 50'nin altına düşecek ve GSMH 400 milyar dolar çıkacaksa borcun milli gelire oranı yüzde 47.8'e inecek. En son 1998'de yüzde 45 oranını geride bırakmıştık. O düzeye geri döneceğiz. Bu konuda AB standardı olan kamu borçlarının milli gelirin yüzde 60'ını geçemeyeceği ölçütünü ise rahatlıkla tutturmuş olacağız.
IMFneistiyor?- Bu başarıları sağladığımıza göre IMF'nin Bahar Toplantısı için yayımladığı "DünyaEkonomisineBakış2005" Raporunda belirttiği gibi, Türkiye yüzde 6.5 faiz dışı fazlayı hala tutturmak zorunda mı? Zorundaysa neden? Değilse, IMF bunu neden istiyor ve yeni yapılacak üç yıllık anlaşmada yüzde 6.5'in aynen korunması ne anlama geliyor? Bunun tartışması da bir başka yazıya kaldı. Sonuç- "Eğersüreçdoğruisesonuçlarkendiğilindenolur" TakashiOseda