Sancılı ilerleme
Şu sıralarda hangi nedenle olursa olsun iki tavrın Türkiye'ye büyük zararı olur. Birincisi, ülkenin içine kapanması . Diğeri de dünyada ve özellikle Türkiye'nin çevresindeki gelişmeleri gerçekçi ve kapsamlı bir şekilde değerlendirmemek. Türkiye önümüzdeki dönemde eski alışkanlıklarını ve düşünme kalıplarını zorlayacak olgularla karşılaşacaktır. Bunlardan bazıları, zaten ülkenin gündemine girdi. Irak'ta devlet başkanlığına Celal Talabani'nin gelmesi bu türden bir gelişmedir. Soğuk Savaş, özellikle de Irak Savaşı sonrasının başta Ortadoğu siyaseti olmak üzere uluslararası sistem üzerindeki etkilerini bu nedenle doğru anlamak gerekir. Savaş yapılmış, Bush'un ikinci kez seçilmesiyle Atlantikötesi ilişkiler hızlı bir yeniden yapılanma içine girmiştir. Ortadoğu'da, sonuçlarını kestirmek henüz mümkün olmasa da dönüşü olmayan bir siyasi kabuk değiştirme başlamıştır. NATO'nun bir kurum olarak önemini koruyabilmesi giderek artan ölçüde Avrasya ve Ortadoğu'da sorumluluk yüklenmesine bağlı olabilecektir.
İncirlik ne olacak? Bu da Türkiye'nin kendi stratejik konumunu iyi değerlendirip yeni pozisyonlar belirlemesi anlamına gelir. Ankara ancak bunu yaparak yeni denklemlerin kuruluşuna katkıda bulunabilir. İncirlik konusunda mutlaka yapılması gereken bir meclis tartışmasının parametreleri de bunlar olmalıdır. Bu bağlamda Irak'ta yaşananlar bu ülkenin tüm komşularını bir şekilde etkileyecektir. Irak'ta siyaset çarkları nihayet dönmeye başladı. Geç de olsa Irak'ın anayasasını da hazırlayarak referanduma götürecek kurucu rejimin siyasi şahsiyetleri belirleniyor. Çoğunlukla Iraklı Sünniler'den kaynaklanan başkaldırı giderek istim kaybediyor. Sünni toplumu içinde söz sahibi olup da daha önceleri ABD'ye, seçimlere ve genelde siyasete karşı çok sert tavır alanlardan bazıları ise ihtiyatlı bir şekilde siyasi alana dönüyor . Meclis Başkanlığı'na Hacim elHasani'nin getirilmesinden sonra devlet başkanlığına da Celal Talabani seçildi. Bir Kürt'ün, o kimliğiyle, çoğunluğu Arap olan ve Arap devletler sistemi içinde yer alan bir ülkede devlet başkanlığını üstlenmesi başlı başına bir hadise diye değerlendirilmeli. Talabani ve biri Sünni, diğeri Şii olan yardımcıları Şii siyasetçi İbrahim Caferi'yi başbakanlığa atayacak.
Laiklik çatlağı Bunlara bakarak Irak'ta herşeyin yoluna girdiğini söylemek ise saflık olur . Savaş sonucunda Irak'ta, bu ülkenin yaratıldığı dönemden beri var olan iktidar yapısı değişti. Irak toprak bütünlüğünü muhafaza ettiği taktirde Sünniler'in bir grup olarak iktidarı tekellerinde bulundurmaları bundan sonra mümkün değil. Ancak Sünniler'e rağmen veya onları tümden dışlayarak da Irak'ın yönetilebilmesi söz konusu olamaz. Irak'ta vatandaşlık esasına dayalı, bireysel haklardan yola çıkan bir demokrasi kurulması ise en azından bir nesil alacak zorlu ve uzun bir sürece bağlı olacak. Irak'taki siyasi grupların birbirine güveni hala düşük. Özellikle Kürtler'le Şiiler'in iki büyük partisinin dinin devlet içindeki rolü konusunda anlaşmaları çok zor. Eski rejimle bağlantısı olan Sünni şahsiyetlere ise iki taraf da yetki vermek istemiyor. Fakat her şeye rağmen siyaset alanı açılıyor, pazarlıklar yapılıyor. Irak'tan Ürdün'ün Akabe körfezine bir boru hattı inşaatı gibi, Sünni aşiretlere ekonomik pay da sağlayacak projeler tartışılıyor. Bundan sonraki mesele anayasanın hangi esaslara göre hazırlanacağı, Irak'taki tüm halkların haklarının korunup korunmayacağıdır. Eğer Irak'taki siyasi aktörler o eşiği de geçerse 2006'da gündemin baş maddesi ABD'nin çekilmesi olacaktır.
|