"Zehiri miktarı belirler..."
Ankara Emniyet Müdürü Ercüment Yılmaz'ın Polis Teşkilatı'nın 160'ıncı yılı dolayısıyla önceki gece verdiği davetteyiz. Sheraton Oteli'nin balo salonunun orta yerinde hararetli bir tartışma yaşanıyor. Tartışmanın taraflarından biri Ankara Ticaret Odası Başkanı Sinan Aygün... Diğeri, terörün en acımasız döneminde Olağanüstü Hal Bölge Valisi olarak görevde bulunup başarı elde etmiş, milletvekilliği, bakanlık yapmış, MHP Genel Başkan Danışmanı Ünal Erkan ... Tartışma konusu Mersin'de gerçekleşen bayrak yakma girişimi sonrasında yaşanan gelişmeler. Erkan, Aygün'e şöyle diyor: "Sinan kardeşim, birkaç gündür katıldığın televizyon konuşmalarını fırsat buldukça yakından izliyorum..."
Karşıtları kaşımak
Hemen ardından da aynı üslup içinde şu uyarıda bulunuyor: "Takdir senin, ama bir dostun, arkadaşın, ağabeyin olarak sana bir uyarım var. İşi fazla geriyorsun, germe..." Aygün itiraz ediyor: "Sevgili Bakanım, birilerinin de çıkıp bunlara cevap vermesi gerekmiyor mu? Sessiz mi kalacağız." Hemen ardından bir süre önce çıktığı bir televizyon programında eski bir siyasi ile yaptığı tartışmayı anımsatıyor: "Adamın arkasına bayrağı astım mı, asmadım mı? Fena mı yaptım?.." Bakıyorum Ünal Erkan vücudunu, bir futbolcunun pası karşılamak için aldığı pozisyona benzer bir şekle çeviriyor. Sert gelen topu göğüste yumuşatır bir tavırla kısa bir es veriyor. Başını hafif yana eğip devam ediyor: "Mücadelenin göbeğinde yer almış bir kişi olarak, yaşadığım tecrübelerden aldığım derslerle burada doğru bildiklerimi söylüyorum. Ben kimseye bu sözleri söyleme demiyorum. Ama çatışmacı bir üslup içinde olmayalım diyorum. Karşıtlara zemin yaratacak tutumlar içinde olmamak gerekir diyorum. Karşıtları kaşımanın anlamı yok" Aygün ise siyasiler fazla tepkisiz kalınca, sivil toplum örgütü lideri olarak konuştuğunu belirtiyor. Hatta, ortaya koyduğu tavrın yeterince sert olmadığına inandığını vurguluyor.
Ara kadrolar
Konuşmanın alevli bir şekilde devam ettiğini gören polis müdürleri, valiler, kaymakamlar da konuşmayı takip ediyorlar. Erkan ise 199295 yılları arasında OHAL Bölge Valisi iken yaşadıklarından örnekler veriyor. "Sertleştirerek, aykırılıkları körükleyerek bir yere varamazsınız. Mücadelede başarılı olmak istiyorsanız politikanızın önceliğini çatışmadan uzak bir politikaya oturtmanız gerekir. Ama bu politikayı yürütürken, gerekirse askerinizle, polisinizle de çatışmaktan kaçınmazsınız. PKK ile mücadelemizi biz bu yöntem sayesinde kazandık. Halkı da yanımıza aldık..." En acımasız döneminde terörle mücadeledeki en büyük eksikliği ise şu sözlerle aktarıyor: "OHAL Valisi olarak gittiğim yerlerde vilayetin, kaymakamlığın önünü dizilen bürokratları tanıştırırken mevkilerinin sonuna hep 'vekili' kelimesi ekleniyordu. Ara kadrolar yok olmuştu. Önce ara kadroları oluşturup, bölgedeki havayı yumuşatmakla işe başladık. Sertlik her zaman fayda getirmez..." Bakıyorum, bazı emniyet müdürleri de Ünal Erkan'ın sözlerini destekliyorlar. Başkan Aygün ise "Mesaj alınmıştır" diyerek tartışmaya noktayı koyuyor.
MHP'de alınan karar
Birlikte MHP'ye geçen yakın arkadaşı Prof. Zeki Ertugay ve Ünal Erkan ile dün tekrar sohbet ediyoruz. Erkan gibi MHP Genel Başkan Danışmanlığı görevine gelen Ertugay da bayrak yakma girişimi sonrası yaşanan gelişmelerle ilgili dün bazı bilgiler aktarıyor. Anlattığına göre, MHP olarak Mersin'deki olaya konulacak tepkinin ölçüsünün ne olması gerektiği üzerinde tartışmışlar. Sonunda soruna zehir olmamak gerektiği kararına varmışlar ve "Bayrak Mitingi" ni Mersin yerine Erzurum'da yapmaya karar vermişler. Prof. Ertugay, Erzurum'da yapılan mitingin gayet ölçülü gerçekleştiğini anımsattı. Ardından kulaklara küpe olması gereken şu sözü söyledi: "Zehiri miktarı belirler; bir gram alınca ilaç, iki gram alınca ölümcül zehir olur..."
|