Allah korudu
Kim ne derse desin dün geceki maçı seyrettikten sonra, Fenerbahçe şampiyon olursa, özellikle Ümit Özat'a çok şey borçlu. Çok kötü bir zamanda çok iyi bir rakibe yakalandılar. Fenerbahçe koskoca karşılaşmada bir gol pozisyonu bulamadı ama maçı 20 aldı gitti. Üstelik sonlara doğru Fenerbahçe kalesinde golü görmekten öyle bir şekilde kurtuldu ki, bu ligde "Tanrı'nın takımı" yok demek adeta günahkarlık olur. Fenerbahçe alıştığı defans elemanlarından yoksundu. Luciano yok, Servet yok ve dolayısı ile de "Defansta sorun çıkar mı?" dedik. Ama çıkmadı. Asıl büyük problem duran toplardaki hava hakimiyetinde çıktı. Çünkü şimdiye kadar yan toplarda Luciano ve Servet çok önemli silahlardı. İkisi de olmayınca dün geceki yan toplarda Fenerbahçe süt dökmüş kedi gibiydi... Bir tek Gökhan F.Bahçe'nin yüksek toplardaki etkisini bitiriverdi. Diğer bir sıkıntı ise Daum'un kendisinde... Ne hikmetse Serhat ile başladı maça. Genç futbolcunun performansı koskocaman sıfır. Nobre kenarda, Tuncay kenarda hatta Van Hooijdonk bile kenarda. Ama ne hikmetse Serhat oyunda... Bunu anlamak mümkün değil. Oyunun sıkıştığı anda kaptan Ümit Özat sahneye çıktı. Bireysel becerisi ve vuruş tekniği ile belki de uzun vadede Fenerbahçe'yi ipten alan adam oldu.
Anelka yerinde oynamıyor Dün gece bir kez daha gösterdi ki, Anelka kesinlikle bir santrfor değil. Forvetin arkasında oynayabilecek, topla dribling yapabilen, asist özelliği çok fazla, kısaca meziyetli bir futbolcu. Ama Anelka'yı ileri ikilide oynattığınızda hem bu özellikleri azalıyor, hem de etkinliği yok oluyor. Fakat Daum ya çok şey biliyor, ya da F.Bahçe'yi sabote ediyor. Serhat ile başlayıp, üç forvetini de kenarda oturtmasının mantıklı nasıl bir açıklaması olabilir anlamak mümkün değil. Son 15 dakika Nobre girdi, F.Bahçe'ye hareketlilik geldi. Bunu bir kör bile görebilirken, Daum'un ancak 75. dakikada farketmesine yine bir anlam veremiyoruz. Sonuçta F.Bahçe dün gece puan kaybedebilirdi. Gaziantepspor taş gibi bir takım. Eğer F.Bahçe'nin takım savunması veya orta saha presi biraz aksasa, hele hele Gökhan'ın şutunda Rüştü ile defans arasında gidip gelen top gol olsa gelecek günler kapkara olabilirdi. Maçın kahramanı hakem Serdar Tatlı idi. Fevkalade bir maç yönetti. Müthiş otoritesi ve kararlarındaki doğruluk oranı takdire şayandı. Ve özellikle ikinci yarıda, Fenerbahçe kalesi önündeki karambolde, Kemal'in uzaklaştırmak için vurduğu top, önündeki Önder'in koluna çarptığında devam ettirmesi doğruydu. Çünkü harekette kasıt yoktu. Dolayısı ile penaltı da yoktu.
|