"Blair gibi yapacağım..."
Başlıktaki söz, ANAP'ın bu hafta sonu yapılacak kongresinde Genel Başkanlığa hazırlanan Erkan Mumcu'ya ait... "Başbakan ve İngiliz İşçi Partisi lideri Blair gibi yapacağım" sözünün ardında yatan neden, "ANAP'ın adının yıprandığına" ilişkin yorumlar. Mumcu, ANAP-İngiliz İşçi Partisi ve genel başkan seçilmesi halinde yapmak istedikleri arasındaki bağı da şöyle kurdu: "Benim yapmak istediğim, Tony Blair 'in İngiliz İşçi Partisi'nde yaptığına benzer bir dönüşümdür. Blair de İngiliz İşçi Partisi'nin temelleriyle oynamadı, aksine onun üzerine yeni politikasını, değişimini inşa etti..." Geçmişte başka siyasetçilerin de "Blair gibi yapmak için yola çıktığını" anımsattığımızda, "Yok söz veriyorum, öyle yapmayacağım" dedi. Mumcu'ya göre; "Parlamento dışına itilerek halkla hesaplaşmasını yapan ANAP'ın, sosyal adaletçi, fırsat eşitliğine dayanan liberal temeli sağlam duruyor..."
Reddi miras yok Mumcu, ANAP'ın "temeli açısından bir sorununun olmadığını" birkaç kez kayda geçirdikten sonra şöyle devam etti: "Reddi miras ederek bir yere varamazsınız. Türkiye'nin karşısına kendi öz gücüyle çıkabilecek yegane parti ANAP'tır. Bir kuruluşun başındaki kişi yanlışlar yaptıysa bunun bedelini kuruma mı çıkarırsınız? İşte komutanlar yargılanıyor. Suçlu kurum mu? Partinin duvarları, tüzüğü, programı mı suçlu? ANAP'ın onurla anılacak eserleri olan partidir..."
TCK'daki tehlike Sancak Mahallesi'nde bir süredir çalışma mekanı olarak kullandığı evin çatı katındaki sohbetimiz sırasında Mumcu'nun telefonları susmadı. Birine yanıt verdikten sonra, "Siyaset meşruiyet bunalımına gidiyor" tespitinde bulunma gereği duydu. Nedenini şu iki gerekçeye bağladı: "Parlamentonun seçim sistemi dolayısıyla toplumun yarısından fazlasını temsil edemiyor. İktidar ve ana muhalefetin 'pazarlık yapıp' Meclis'te ortak tavır belirliyor..." Ardından, "Demokrasi için en tehlikeli durum budur" diyerek, TCK'nın 235'inci maddesinde yaşanan gelişmeyi örnek gösterdi. TCK'nın bahsettiği maddesi "ihaleye fesat karıştırma" suçunu düzenliyor: "Kamu kurum ve kuruluşları adına yapılan mal veya hizmet alım veya satımlarına ya da kiralamalara ilişkin ihalelere fesat karıştıran kişi, beş yıldan on iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır." Mumcu'nun burada işaret ettiği eksiklik, "yapım ihalelerinin" maddenin içinde yer almaması. Erkan Mumcu'ya göre; "1 Nisan'da TCK bir gün yürürlükte kalsın, yapım ihaleleri ile ilgili, hakkında dava açılmış veya soruşturmakovuşturma yürütülen herkes kurtulacak veya davaları düşecek..." TCK'nın ilgili maddesinin değiştirilmesi için Meclis'te çalışma yapıldığı haberi üzerine de Erkan Mumcu, şunları söyledi: "Şimdi mi akıllarına geldi? Oysa madde ile ilgili olarak Anayasa Mahkemesi'nden Kamu İhale Kurumu'na kadar herkes uyarıda bulundu. Maddede yapılacak değişiklikle ilgili olarak CHP karşı oy yazısını uzun süredir Komisyon'a göndermediği için beklenildi. Şimdi son günde değişiklik yapmaya gidiyorlar..." Bu durumda, Meclis'ten değişiklik iki gün içinde çıkmaz veya Cumhurbaşkanı 1 Nisan'a kadar değişiklikleri içeren yasayı onaylamazsa, yapım ihaleleri dolayısıyla yapılan yargılamaların, soruşturma ve kovuşturmaların hepsi düşecek. Mumcu'nun iddiasına göre iktidar ve muhalefetin bu şekilde davranmasının gerisinde "yapım ihaleleri" ile ilgili davaların çoğunlukla eski belediye başkanı veya bürokratları kapsıyor olması yatıyor. Yakın geçmişe kadar içinde bulunduğu iktidar partisini, ana muhalefet ile birlikte "devri sabık" yaratma çabası içinde olmakla suçlayıp ekledi: "Demokrasilerde doğru siyaset, bugünü de denetime açmaktır..." Sorunun sistemden kaynaklandığını kayda geçirdi. Yanından ayrılırken, hafta sonu yapılacak kongredeki sloganını şöyle açıkladı: "Yeni siyaset, yeni Türkiye ..."
|