| |
Asker-siyaset ilişkileri üzerine
Askerin, demokrasiye bağlılığından kimsenin şüphesi olmasın. Her dönemde askeri "kaşıyan" çıkmıştır. "Daha ne duruyorsunuz" diyenler de. Bunların içinde -Kenan Evren'in anılarında yazdığı gibi- kimi siyasetçiler bile vardır. Ama iki çarpı iki, eşittir dört: Asker, siyasetin dışında.
DÜNDEN BUGÜNE Siyasetçiye düşen görev "askerin hassasiyetlerini iyi okuyabilmek." İnönü zaten askerdi "iyi okuyordu." Adnan Menderes'in "iyi okuduğu" söylenemez. Süleyman Demirel "Demokrat Parti olayından... 12 Mart'tan... 12 Eylül'den" çok şey öğrendi. Ve özellikle Cumhurbaşkanlığı döneminde "askeri çok iyi okudu." Turgut Özal -biraz da 12 Eylül'den sonra askerler tarafından Başbakan Yardımcılığı'na getirildiği için- askerle sorun yaşamadı. Mesut Yılmaz, Tansu Çiller ve Necmettin Erbakan'ın "askerin hassasiyetlerini yeterince okuyabildikleri" söylenemez.
DURUM Şimdiki iktidara gelince... Askerle arasında "bir şey" var. Buna "düşük güven" veya "tereddüt" ya da "kırılamamış önyargılar" gibi bir isim takılabilir. "Ne sıcak, ne soğuk, ılıman ilişki" de denebilir. Ve "siyasi iktidarın, askerin hassasiyetlerini tam olarak okuyamadığı" söylenebilir.
ORG. BÜYÜKANIT İktidar diyebilir ki: - Ne yapmamız gerekiyordu da yapmadık. Geçenlerde Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Yaşar Büyükanıt "özetle" şöyle demişti: - PKK, Abdullah Öcalan'ın yakalandığı zamankinden fazla güce erişmiş durumda. Org. Büyükanıt, yine özetle, "bölgedeki güvenlik güçlerinin ise, o dönemin gerisinde bir durumda bulunduğunu" vurgulamıştı.
MESAJ Bölge "eski döneme göre" çok farklı. Irak savaşı oldu, bölgeye ABD girdi. Şartlar değişti. Ve Büyükanıt "bir endişeyi... Bir rahatsızlığı" dile getirdi. Komutan "içeriye, dışarıya" bir mesaj verdi.
YETKİ SORUNU "Türk Silahlı Kuvvetleri adına konuşma yetkisi kimde" konusu tartışıldı ama... Org. Büyükanıt'ın "mesajı" yeterince tartışılmadı. Genelkurmay Başkanı'nın "söylemi" hala geçerli: Silahlı Kuvvetler adına ya "Genelkurmay Başkanı" konuşacak ya da "ikinci başkan." Ama... PKK gibi bir konuda eğer "geleceğin genelkurmay başkanı diye konuşulan" Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Büyükanıt mesaj veriyorsa... Bunu "iyi okumak" gerekiyor.
SİTEM "Olaya" şu pencereden de bakılabilir: Başkan ya da ikinci başkan konuşmadı. "Konu" birden tırmandırılmak istenmedi. Org. Büyükanıt'ın ağzından bir "örtülü sitem" seslendirildi. Bu sitem "algılanamadı."
NE OLMALIYDI? Ne yapılmalıydı? Org. Yaşar Büyükanıt'ın sözlerinden sonra "iki görüşme" olabilirdi: 1. Milli Savunma Bakanı, Kara Kuvvetleri Komutanı'nı davet eder "durumu" konuşabilirdi. 2. Başbakan da, Genelkurmay Başkanı ile "durumu" müzakere edebilirdi.
RÖTARLI TEPK Siyasi iktidar askerin hassasiyetlerini iyi okuyabilseydi... Mersin'de, PKK'lıların bayrak yakma girişimine, anında "yüksek frekanslı bir tepki" seslendirseydi... Askerin "bayrak bildirisine" gerek kalmayabilirdi.
ASKER VE POLİTİKA İnönü'nün TBMM'deki konuşmalarından birkaç örnek: * Ordu, vazifesi içindedir... Vazife duygusu ile siyasetten uzak bulunmak istemektedir. (24 Aralık 1962) *Ordu, demokratik Anayasa düzeni içinde kalkınmak isteyen milletin en kıymetli varlığıdır. (24 Aralık 1962). *Bu kadar sağlam bir ordu bünyesinden de kuvvet alan demokratik rejim, ebediyete kadar yürüyecektir. (24 Mayıs 1963)
VE BUGÜN Bugün de ordunun demokrasiye ve sivil siyasi otoriteye olan saygısından şüphe etmeye gerek yok. Ama askerin hassasiyetlerini iyi okuyabilmek de şart.
|