TGC: Hapiste gazetecisi olan ülke haline geleceğiz
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Başkanı Orhan Erinç, yeni TCK'ya ilişkin olarak ''Türkiye'nin yeniden hapiste gazetecisi olan ülke konumuna geleceğini söylüyoruz'' dedi.Erinç, Cağaloğlu'ndaki Cemiyet Lokali'nde düzenlenen basın toplantısında, ''İyileştiriyoruz Derken... Gazetecileri Bekleyen Sorunlar'' başlıklı bir kitapçık hazırladıklarını da belirterek, kitapçıkta, yeni TCK ve Basın Kanunu'ndaki cezalarla ilgili bölümler ile Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi'nin yer aldığını söyledi.
Bu kitapçığın, TGC'nin tarihinde bastırdığı 3. bilgilendirme kitapçığı olduğunu da vurgulayan Erinç, ilk kitapçığın 1970 yılında sıkıyönetim döneminde, ikinci kitapçığın da 1983 yılında 12 Eylül hukuku döneminde basıldığını anlattı. Kitapçığın basın tarihinde bir belge olarak yer alacağını da ifade eden Orhan Erinç, şunları kaydetti:
''Bugüne baktığımız zaman Türkiye, Avrupa Birliği (AB) üyesi olma yolunda çaba harcıyor. AB kazanımlarını, müktesebatını kendi hukuk sistemine geçirmek için çaba gösteriyor. Basın Yasası'nın 3. maddesi ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ndeki kuralları koymakla yetinmiyor, bu sınırlamaların demokratik bir toplumun gereklerine uygun olarak yapılması gerektiğini kabul etmiş oluyor. Ama karşımıza öyle bir TCK geliyor ki, bunun hem 1970 sıkıyönetim döneminde, hem 1980 sonrasındaki izinli demokrasi döneminde çıkarılmış olan yasalardan maalesef hiç farkı yok.''
Yasanın komisyonlardaki görüşmeler sırasında gündemde olan ''zina tartışmaları'' nedeniyle TGC'nin görüşlerinin yeterince ele alınmadığını belirten Erinç, ''Biz zinaya kurban gitmiş görüş sahibiyiz'' dedi.
Erinç, 1 Nisan'dan sonra, yazılanların suç olup olmadığını söylemenin zor olacağını, yürürlüğe girecek yasada açık tanımların bulunmadığını kaydederek, ''Türkiye'nin yeniden hapiste gazetecisi olan ülke konumuna geleceğini söylüyoruz'' dedi.Yasaya ilişkin ''uygulanmadan değişmesin'' görüşünün hem iktidar, hem de muhalefet milletvekillerinde olduğunu savunan Erinç, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Türkiye'de siyaset her zaman böyle işliyor. Türkiye'de hukuk ile siyaset zaman zaman karşı karşıya geliyor. Ama hukuk ile siyasetin karşı karşıya geldiği yerde hukuku tercih etmemiz gerekirken, siyaseti tercih eder bir yaklaşımı sergiliyoruz. Belki de Avrupa ile olan en önemli farklarımızdan biri bu yaklaşımımız. O nedenle diliyoruz ki, fazla zayiat vermeden bu dönemi aşalım. Durumumuz vahim, ama umudumuzu koruyoruz.''
|